Doğdu - yaşıyor - ...
Ölüler ne içiyor ne yiyor
Toprağın altında
Yağmurdan, böceklerden
Ve kendinden başka.
Mağrur bakışlarını,
Yaşlı gülümsemesini
Borç bırakıp indi
Abbasağa yokuşunu
Esnaf camları arasından.
Ne yapsan da kurtulamayacağın
Ağlak doğumunu ve çaresiz ölümünü hatırlatan,
Bir çitlembik.
Bugün yirmisekiz nisan
Yani achtundzwansig abril
Mit freundlichen gruße alamanyadan
Kirchbarchtal’da bir ağaçla konuştum
Bugün pazar dedi, yaşlıydı sesi
Gittiği gibi dönüyor sevgili
Sırtında ölümün ağırlığıyla
Kafası bulanık,
Gümüş parıldayan sıkıntılarla keskin.
Öldürdüğümü hayal ediyorum onu
Tüm duvarlarda
Ama karşımdaken nasıl yaşayabilir bukadar nefesle
Dört bir ağırzdan
Aldı
Verdi
İki üç kelime fırladı yine
Musluk boğazdan
Oldu köşe bucak bir gök
Herkes gizli kapaklı
Üstü Halkbank,
İçinde toplam 100 lira.
Eskimiş eşyalar arasındayım
Yeni bir başlangıç yolunda
Bir kamyonetin ışıksız sıkışıklığında
Denizin üstünde ilerliyorum
Yeni bir başlangıç yolunda.
Tahtadan bir masayım
Dolu tahtadan masalar salonunda.
Neden küçük tahta bir masa değilim,
Ya da büyükçene tahta bir masa ?
Ve niçin yalnız,
Tek,
Peçetelerle burnunu silmek yerine, onlara karayalan bir çelimsiz.
Sadece ve sadece bir yerden bir yere giden,
Kıvrımlı yolları takip eden.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!