Beni hiç heyecanlandırmayan bir havası var Ankara'nın
Hele şu Kızılay...
Fabrikasından aynı morukları çıkarıyor her gün
Hepsi üstüne eğilmiş
Eski ceketleriyle biranın ve ganyanın
Akşamı eden işler bırakıp gelinmiş tabanvaylan
Afedersiniz , Leydi Zennube
Ne bu acele
Esmer bir sevgiliye mi koşmaya çabalıyorsunuz?
Siyah, parlak kaldırım topuklarınızla
Aynı bir pergel gibi kıvrılmış vücudunuzun üst kısmı
Histerik bir mağlubiyete doğru
Napacağım bu başıboş düşüncelerimi
Nereye koyacağım?
Bir anlık enerji parıltılarıyla sönüyorum
Güneşi batırana kadar kapkpara bir sandalyede soluyorum
Birkaç gülücük ve sigara hakkımı hızlıca tüketerek
Yeniden doğuruyorum güneşi
Öpüyorum akşamı
Bir eğlencenin kıyısına hazırlık aşamasında
Sevecen ve kibar dileklerle
Göremediğim güneşin batışını
Avuçlarımda hissederek
Şimdi daha iyi hatırlıyorum öteki benle konuşmamızı
Halbuki iki gün önce farklı bir bendi.
Hatırlamam boşuna mı dünkü beni ?
Yoksa sadece not mu ediyorum benleri ?
Her gün değişiyorum öteki benle birlikte
Kumar kokuyor Rıhtım dar sokakları
Sigara izleriyle silik yeşil örtüler kaplamış masaları
Kaybedenlerin ise siyahlanmış sakallarından belli.
Tam öğle ortası
Yeni bir kaybediş bekliyor
İzbe kaldırımlarda
Ruhum bir şeyi istedi mi
Ateş basıyor önce kulaklarıma
Sonra tüm bedenim yanıyor.
Gökyüzü sıcak bir nefes çekiyor
Etraf soğuk.
Kırmızı bir saat işliyor göğsümde
Siyasi sloganların arasında çöpleşen memleket
Kravatını düzelten bir asansör aynası
Salatasından kıl çıkan bir şovenist
Denizlerimiz mavi kalsını bağıran alkışçılar
Karanlığa gömülün !
Dişleri sapsarı, kaç yıllık artık birikmiş üzerlerine.
Fırçalamak için görmeye gerek yok.
Ama fırçalamak için bir fırçaya gerek var,
Ve biraz da alışkanlığa.
Sattığı peçetelerle silebilir, varsın fırçalamasın.
1 Birasını bitirmeden apdesthaneye
2 Gitti.
3 İşedi.
1 Yıkamadan ellerini,
2 Döndü.
3 Birasını bitirdi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!