sarkaçlı saat
bir bomba gibi konmuş içimize
kilik kılak
kılak kilik
atmayı sürdüren o sarkaçlı saate
inat mı inat
hangi adımı atsan
rüzgar oradan geliyor
deli dolu akıyor
oylukların buz tutuyor
çığlık atıyor yüreğin
tam orta yerinde çığlığının
bir anı meçhule yatan gölge
uzun ince ipince
üzerinde nice düğüm
her birinde uğultusu ayrı rüzgarların
son düğüm / son hece / suskun
ya uzayacak ip / dirilecek gölge
düşsel bir ırmağın akışına sevdalandık
yüzdük
kayalara vuruncaya değin
bir avuç yüreğimiz
ağıtlara döktük
kimi zaman
isyanım var
sarı yaprağın türküsünü
bunca yoğun söylemeye
isyanım
içimde şakıyan bülbüle
ölüm fermanını yazan kaleme
denize düşen kar taneciklerine
baktı / baktı
ağlamaya durdu gözleri
bir damla / bir damla daha
kayarak yanaklarından
dudaklarına süzüldü
binince bir seyrisefer vapuruna
unutur benliğini köhne vapur
yatımız olur
yıldızları sayarken gökyüzünde
yıldızlar unutur yıldızlığını
kucağımıza düşer
üzerimde ayak izleri
kalıtı dünlerin
tutsaklığım
her santimetre kareme atılı
sayısız ilmikle bezeli
yine de
aynı fanusta geçirmişiz yüzyılları
aynı elementler etkilemiş
asitle yanmışız hücre hücre
delik deşik olmuşuz
kolanya / esans daha nicesinde mutlulanmış
karanfilde rakıda hüsnü kuşanmışız çepeçevre
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!