Aldım kalemi elime, yazdım kara,
Açtı kalbimde, ciğerimde yara,
Affet habibin aşkına; atma nara,
Allâha verecek cevap bulunmaz.
Sana bela ile musîbet verdi bak,
Seni beni imtihan eyledi bak,
Sen ise söyledin ah ile vah —
Allâha verecek cevap bulunmaz.
Sana gönderdi rehber peygamber,
Sen söyleyecektin “Allâhu ekber”,
Sen de şükretmedin; ne haber?
Rahmâna verecek cevap bulunmaz.
İşte sana bu aklı, fikri verdi;
Şükreden imânın kemâline erdi,
“Rabbîn kimdir?” diye sana sordu,
Rabbimize verecek cevap bulunmaz.
Sana emredildi: “Şunu yapma,
Şeytana, puta, ateşe tapma”,
Ben “otur” deyince sen kalkma;
Allâha verecek cevap bulunmaz.
Sana verilen her şey emânet,
Sen de emanete etme hıyanet,
Doğru davran, doğru hareket et;
Allâha verecek cevap bulunmaz.
Söylendi sana Kur’an’da ayet,
“Sana soru soran olursa şayet,
Onu çağır, davet et, söyle içten”:
Allah’ın sorusuna cevap bulunmaz.
İşte elimde Kur’an var delil,
İstersen darılayım, gelsin bari,
Gel, ne olur sen de Kur’ana sarıl;
Allâha verecek cevap bulunmaz.
Sen de dinle — okunuyor Kur’an,
İmana gel, doğruluğa inan,
Ne deliyim, ne divaneyim canan:
Hâkimin sorusuna cevap bulunmaz.
İşte akla geldi cevapsız soru:
Yürü kardeş, Hakka doğru,
İnan, imânın nuru seni bulur;
Yoksa Hakka verecek cevap bulunmaz.
Sami, sana sözünü söyleyip gitti,
Özü artık Hakka bağlandı, bil,
Sen de dinleme şeytanın sesini;
Sonra Yaratana verecek cevap bulunmaz.
10.10.1989
Kayıt Tarihi : 17.10.2010 22:57:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!