Akşamın ayazında, demlenmiş çayımla
Dem vurdum yine beynime
Çöktü hüznü yüreğime
Demlendi, demiyle yüreğimdeki
Şiirin demi içime
Bazen Ben
Bazen alıp başımı gidesim gelir
Dağların eteklerindeki keskin yerlere
Bazen oturup gizli gizli ağlamak gelir
Hani bir şehir deprem sonucu yerle bir olduğunda, yıkıntıların altında bulunan canlılara ulaşmak için; “ Hey! Sesimi duyan var mı? ” diye seslenilir ya. İşte şimdi biz de seslensek, kaç kişi duyar öyle bir yıkıntının altından sesimizi?
Tozpembe gördüğümüz hayatımızdan; gerçeklerle yüzleşmek ve çirkinliklerle baş başa kalmak ne kadar güzel değil mi? Sen ne diyorsun? Demeyin. Zaman zaman hayat depreminin altında kalmıyor muyuz, şu ya da bu şekilde. O zaman kimi yanımızda görürüz? Herhalde akbabaları değil. Gerçekler, bir tokat gibi yüzümüze vurduğunda ayılırız. Ne oluyor? Nereye gidiyoruz? Sorularla, bilmeceyi bulmaya çalışırız. Çünkü başka yolu yoktur bunun…
Ya bir zamanlar yurdumuzu, ahtapotun kolları gibi saranlara karşı uyutulmaya çalışılan halkımız, deprem yıkıntıları altında kalmış gibi çaresiz; bir kurtarıcı, bir yol gösterici, bir lider aradı. Ve O kurtarıcı, Çanakkale’de Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal oldu.
Samsun’a ayak bastığında, kan ağlıyordu Anadolu. O’nun kararlı tutumuyla kenetlendi millet. Kuvay-i Milliye ruhu canlandı. Yokluklardan, yıkıntılar arasından, bir ışık doğdu Anadolu’ya. Yeniden varlığını, varoluşunu hatırladı. Direndi. Önderine inandı. Kazandı. Yeni bir devlet doğdu. Tarihe altın harflerle kazıdı adını. Biz O’nun emanetiyle yaşıyoruz bugün.
O bir mimardı. Depremlere dayanıklı ve sarsılmaz eserleriyle dolu bir mimardı. Nasıl ki Mimar Sinan yapıtlarıyla iz bıraktı. Nasıl ki Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’un alınışıyla başka bir mimarlık örneği gösterdi. Tarihe iz bıraktı. İstanbul’un alınışı, Fatih’in ordusunun başarısıdır. Ama O’nun emrinde, komutasında yapılmıştır. Orduların savaşta başarı mimarı, komutanlarıdır.
Atatürk’ de bir dahi mimardı. Kanser gibi adım adım ilerleyen işgallere karşı, yıkıntılar arasında direnen ulusunun, varoluşunu ispatladı. Düşünün ki, o şartlarda, öyle bir dahi beyin olmasaydı. Bu ulus belki de tarihe karışacaktı.
Rüyalarımda yaşıyordun
Uyandım
Bittin ve gittin
Kâbusum olmadan
Zaten hep hayaldin
Hiç gerçek olmadın ki
At gözlüğünü,
At gözlüklü olma,
Sığ düşüncelere saplanma,
Çıkar,
Yumurta kabuğundan,
Uzat kafanı dışarı.
Işığın, ışık olsun Işık
Arama, ışık nerede diye
Arama, olmayan yerlerde
Sensin o, sen
Bilginle, çalışmanla, doğruluğunla
Hani
Bir bıçak değince
Yanar ya canımız
Kan sıçrar beynimize
İşte
Bazen yaşıyoruz
Aşk buzdan kale yüreğim içinde
kaybettim kendimi bir viranede
Mehtap tutulması bil sen içimde
Zemheri de aşkın yanıyor kalbim
Söndü mehtabım yakamoz içinde
Yaşamak
Hayatı dolu dolu
Yaşamın özünü
Ruhunda hissederek yaşamak
Sen benim
Bir tutukluluk var, beynimin sol tarafında. Eriyor sanki gün ve gün. Ne tedavi eden var, ne de tedaviye yanıt veren? Kemiriyor sanki içinden bir şeyler, adım adım düşüncelerimi.
Düşüncelerim durdu bir an. Gözlerim doldu. Ne yapsam geçmiyor, beynimdeki ağrı. Hapsolmuş, içinden çıkmıyor dışarıya. Uğultulu, cızırtılı ve parazitli olmuş yaşantımın bir parçası. Boşa atıyorum dolmuyor. Doluya atıyorum almıyor.
Dalmışım. Gidiyorum uzaklara. Okyanusu düşünüyorum. Ucu ve bucağı yok. Nerede kara, nerede sığınak bilen yok. Bu işin sonu yok. Geri dönülmez düşüncelerimin tutsağı olmuş, yarına gidiyorum. Yarın nasıldır bilen yok. Ben hep bugünü yaşıyorum. Yarınları, hep hayallerde arıyorum. Bilen yok.
Bir korkaklık sarmış içimi kemiren düşüncelerimde. Başarısızlıksa kaderim olmuş alın yazımda. Kopukluk içimi kaplamış, çevreden ve toplumdan kaçarak. Yalnızlık, hayatımın içinde yer yer içimi kemiren düşünce olmuş. Tepeden bakma moda olmuş, dışımda. Saltanatlık, tutkalla yapışmış oturduğun koltuğa. Özeleştiriye tahammül yok içimde. Senin var mı sanki arkadaşım? Eriyorsun oğlum, gün ve gün. Bir derman, bir ilaç aramıyorsun. Amacın kendini yok etmekse. Gidiyorsun. Böyle giderse, kalmaz fazla zamanın yarına. Bekleme, gelmez her zaman son anda bir kurtarıcı sana. Bulamazsın, bir kurtarıcı çevrende. Seni, senden başka kimse kurtaramaz. İnanacaksın ve kurtaracaksın kendini tüm hastalıklardan. Başka yolu yok bunun. Hatalarından ders çıkaracaksın. Daha çok çalışıp, inanacaksın; seni yaratanla tüm dertlerden kurtulacağına. Desene arkadaş, sen kaçını uyguluyorsun? Bana bakma. Sen kendini kurtar, içini kemiren sağlıksız düşüncelerden. Ben kaybolmuşum bende. Bakma sen halime…
Merhaba degerli dost güzel üsad,
Güzel siirlerinden bazilarini okudum.
Bu forum alanindan basarini kutlamak ve sizi tebrik etmek istedim.
Nice basarilar ve siir dolu günler dilemek istiyorum.
Bu güzel calismalarina devam diyorum ve yürekten kutluyorum.Bu güzel eserlerini siir sev ...
O Bir Seven O Bir Gönül Dostu
Bütün Dostlar Güzel Hatıralar Hatırlatsın
Beni Size Sizi Bana Ölürsek Bir Fatiha
Ölmez İsek Hepimiz Hepimize Ebedi Hatıra