Sen bilmezsin daha küçüktün,
Küçücük ellerin dalgalı kısa saçların
Tatlı bir gülüşün vardı o zamanlar.
Güldüğün zaman çiçekler renk atardı, solardı
Kuşlar küserdi birbirlerine bir anlık, susardılar
Geceyi gölgen sanıp da
Derin uykulara dalan ben.
Rüzgârları nefesin bilip,
Hayalin ile savruluyorken,
Nasıl da özlem doluyum ellerine,
Ellerimde kızarmış gelincikler ile
Hayallerimi uçursada deli rüzgar
Yanaklarına usulca değen,
Yeli seviyorum.
Üzülmek bile yakışır sana ey yar.
Gamzelerinden öylece süzülen
Herşeyinle,
Usulca yağan kar tanelerini,
Gri gökyüzünü,
Kasvetini bile.
Hani veriyorsun ya bazen,
Yeşermeden ümitlerimizi sele.
Bahtımın karası ölmedi gitti,
Kahpe siyah, beyazı bir terk etse
Kör talih yüzümüze gülmedi gitti,
Bahar gelecek biliyor ki bir tebessüm etse,
Hani yıllardır bakıp da
Ben bu sevda yolarından
Kolum kanadım kırılmış halde
Dağları, okyanusları aştım da geldim.
Mecnun çöle düşmüş bana ne,
Her sokağı çıkmaz taş duvarlı
Zalim bir kaderden kaçtım da geldim.
Öyle okyanuslar geçti ki bu yaralı ruhum
Attı kendini gözlerinin kumlu sahillerine
Bıraksalar kirpiklerinde sallanarak uyurum
Her sabah saçlarını çizmez miyim tan yerine
Kader bir gece çalıp da gönül kapısını
Umut diye hüznü nasıl da verdi ellerime
Her şeyi aldın ve gittin,,
Gülücüklerimiz bile sende kaldı..!
Ellerimiz tutunmuşken birbirine,
Bırakıp gidecek ne vardı?
Uyanıyorum her sabah özlemlerle,
Gözlerimi kapayınca
Görüyorsam gözlerini
Kirpiklerinden Saçtığın,
Karanlığını düşün.
Derin bir rüyadan uyandım ki,
Sen yoksun.
Ulu çınarlarda bilir yapraklarının
Onları terk edeceğini.
Saçlarını rüzgarlara ördürmesinden anlamıştım bende,
Bir sabah uçup gideceğini.
Şimdi adımları yaklaştıkça
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!