ne kadar boşsa
çıkmaz bir sokakta yürümek,
o kadar boştur,
kabız bir aşka, aşk demek..
kaldıramadığın yerde bırakacaksın.
Bir İstanbul sabahında
Boğazın sularıyla yıkadım yüzümü.
Martılar havlumu tuttu,
Ben onlara simit attım...
Tanıdık bir sima aradı gözlerim.
Sen de yalnız kaldın değilmi?
Nasılda terketti bütün sevdiklerin...
Hani nerede altında buluşan sevgililer,
Nerede şimdi dibine sızıp kalanlar?
Hani nerde koca gün sende pinekleyen
güvercinler,
Hanginiz büyüksünüz ki bir dağdan?
Kaçınız yürür denizde batmadan?
Hanginizin eli ulaşır bana uzaklardan?
O halde durun....
Sevgileri ağlatmayın....
Bazen dağlar aşıyorum.
Çoğu insanın gözleri üstümde,
“ Aşılmaz oğlum...! ”
ben aşmasının yolunu biliyorum bilmesine de
dağın öbür yamacından korkuyorum...
Bir sigara içimi gibi,
zevkle yakar...
Ortasında bıkar,
Sonunda gözün pakete bakar...
Aşk bu kadar.....
bir tek beni sevemedin bu şehirde…
hep takılıp giderdin
boğazdan geçen her geminin peşinden
ve sonra geri gelirdin
herkesi severdin…
bir tek beni sevemedin…
ağaca mı yasak koyacaksın,
bir sonraki mevsim açmasın diye...
ve güneşe kelepçe...
bir daha sabah olmayacak mı sayende...
kaç yağmur tanesinin,
engelleyeceksin toprakla kavuşmasını?
Sen gidince yıldızlar mı kaybolacak?
Ay’ı mı koyup cebine kaçıracaksın benden...
Güneşi battığı yere mi zincirleyeceksin?
Hoşça kal....
Sen gidince deniz kıpkızıl mı olacak?
Ne kadar acımasızsa bu şehir,
Bir o kadar sıcak yüreğin.
hani ne buldum diye geçirsem içimden,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!