Nerede kaldın, zamanı şaşırmış tren?
Saatlerce ezdim istasyon taşlarını.
Şu elimdeki kaçıncı sigara?
Ve kaçıncı dalışım geleceğin ufuklara?
Defalarca okudum elimdeki gazeteyi.
Ve onlarca insan saydım gelip geçen...
-Mahmut'a-
Sen uyuduğunda açıldı gözlerim.
O Meriç gecelerinde,
gözlerimizi diktiğimiz yıldızlar
çok uzakmış arkadaş..!
Çocukken çok kolay atlatılıyor...
Önce sıra arkadaşına belki,
Ya da komşunun kızına bağlanıyorsun.
Bağlanıyorsun bağlanmasına da
Bir türlü anlatamıyorsun...
tohumduk,
filiz olduk,
fidan olduk.
ağaç olduk sonra.
meyve dolduk...
biri kopardı birimizi,
seninle bir simitçinin önünde,
seninle bir çay molasında,
seninle iki nefes arasında,
bir göz kırpımı kadar...
deseler ki ancak bu kadar!
bir ömüre ancak bu kadar! ! !
Sefil bir yanlızlıktır aslında.
Gece olduğunda basar afakanlar.
Kafanda olur olmaz sorular,
Sanki yokmuş gibi başka işin....
İmkanı olsa yirmi beşinci saatini alır.
İşte böyle... aşk adamın anasını ağlatır...
bir gecelik rüya kadarsın,
otursam anlatmaya tek tek...
' kalıbının adamı değilsin...' derler ya...
ömür...sen ancak bu kadarsın.
sel basmış şimdi yüreğini.
Her şey yerinde
her şey zamanın da...
gülü gül mevsiminde seveceksin
gülü dalında...
gülü gonca...
mesela çayı simitle seveceksin
Attığım her adım, bir sonrakine sebep....
Beynimi sorma zaten,
O bu aralar grevde...
Ne zaman dışarı atsam kendimi
O gelmiyor, kalıyor evde...
sen mi sürgündesin, yoksa ben mi..? anlamadım ki...
bize sormadan
birimizi bahçenin bir köşesine
diğerimizi diğer köşeye dikmiş bir el.
kokular misafir eder birbirini her sabah.
tenimiz sanki yedi kat yabancı el...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!