Sen bana bakma, ben böyle yaşarım sevdayı.
Hep uzak ama hep derin.
Nasıl olmasın bende;
Küçüklüğümden beri radyoda çalan özlem türküleri ile büyüdüm.
Kavun içi, sarı, mavi saman kağıtlarına basılı türkü sözlerı satan bir adam,
Boynunda eskiden kalma bir teyp...
kolay olmayacak biliyorum.
bunca sevgiyi bir kenara itip
hepsinin, yüreğimde adının hasret olacağını,
ve hasretlerin zamanla insanı
nasılda harcadığını....biliyorum.
kısa mesafeli gurbet türkülerine alışığım,
konma bülbül gül dalına aşk ile
gözlerine yaşlar dolar kanarsın.
dudakların ıslanırken çiğ ile
diken batar feryat figan yanarsın...
hasretindir seni güle şakıtan.
Bu sabah kalktığımda
Her şey bitmişti...
Ve her şey gitmişti...
Bütün hislerim söküldü ciğerimden
Çorap söküğü gibi...
Kim demiş ki Allah aşkına,
Dünya güneş etrafında döner de döner...
Yukarıya dikip başını,
Boşa vakit geçireceğine
Eğilip bakabilseydi sol yanına,
Neler görürdü bir bilsen ah neler...
Dünyada adalet olsaydı,
Savaş için sebep mi kalırdı?
Dünyada adalet olsaydı,
Her ülke süper güç,
Her insan sefa içinde...
Dünyada adalet olsaydı,
Yalansızdım…
Masumdu tüm beklentilerim.
Anadan üryan çıplaktı yüreğim.
Çoraktı…
Yağmursuzdu uzun zamandır.
Kuraktı…
dalına zoraki tutunmuş gibi
sararmış solmuş mevsime bakmadan.
üflesen toprağa düşecek gibi
yaprağı uçacak çiçek açmadan.
sevmek neyine sevilmek neyine.
savaştan çıkmış bir şehri istila ettin.
kahramanlar gibi dolandın sokak sokak.
enkaz altında ebeveynini arayan çocuk,
sana yaklaştı ağlayarak...
çocuktum...vuramazdın beni.
Korkudan şiir de yazılmıyor artık...
Satırlar sakız misali,
Baş belası olacak diye...
Geceyi sevdim diye yazsam,
Sabah küsüyor.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!