Dağın başında bir küme meşe ağacı
Ağaçlar toplanmış baş başa vermişler sanki
Küme küme kiminin boynu eğri, kimi dimdik
Yan tarafta uzakta insan suretini andıran
Sırtına vurduğu bir çuval ile yere oturmuş
Dinlenmekte olan bir yaşlı amca “kevıre toxum”
Soğuk günlerin ortasında
Mevsim acımasız, yaşam çığa sarmış
İnsanlar hayata tutunmada
Dünya buza kesmiş
Dağların ardında
Soğuğun damıttığı gözler buğulanmış
Sevgidir adınla başlayan her hece
Ellerinde bir sihir var sanki
Neye dokunsa ellerin ellerim olur
İçimde bir kıpırtı uyanır vurulurum sinsice
Seninledir düşlerim gündüz gece
bir başkadır gülünce yüzündeki ifadeler
uzak diyalara götürür beni hüznün
dumanlı dağlar ve ovalar
sisler ortasında öylesine uzak
öylesine uçsuz bucaksız ki ufkun
ne bu yaşama ne de bu evrene sığar
Nerdesiniz ya erenler,
Dara düştüm ver elini,
Cümle aleme can veren,
şu an Hacı Bektaş yolundayım
otobüsün artan hızında düşlerim
Mahzuni Şeri'i ölümsüzlüğe uğurlayacağız
arkadaşlar hüzün ve heyacan dolu
teypte Mahzuni'nin içli, yanık sesi
bir şeyler düğümleniyor boğazımda
ASYA NUR’UM ARDINDAN
Canımın içi güzel kızım
Zeriş’imin kankası. can arkadaşı
Anılarımız canlanıyor, doluyor gözlerim
Hani sıkça bize gelip kalıyordun
Bir sabah kahvaltı hazırladım
Uzaklardan gelir sesin
Sesinde binlerce hüzün
Sesinde yumak yumak özlem
Başını eğersin
Gözlerin nemli, dilinde benliğin ve özün
Gönül senin elinden
Can ağlar, ten ağlar
Sözün hükmünü yok eden
Derdinden göz kan ağlar
Neyi dinledin de neye vardın
Yine güz rüzgârları esiyor
Sensizlik bilmem kaçıncı mevsiminde
Hiçbir şey zor gelmiyor da
Ayazda, karda üşümezsin de
İşte sensizlik hissi var ya
Temmuz sıcağının en dip noktasında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!