Hep bir yalnızlık anında buldunuz beni; hep bir kırılma anında
hep düşlerimin çatal karası sevmelerinde düştünüz ardıma.
Ben o zaman bir başka insandım kendi evrenimde.
Ya uzak bir dağ lalesinde, ya uzak bir yol boyunda,
bir kayanın altından irkilip de çıkan yaban incirindeydim.
Belki kırmızı bir asi,belki kurşuni bir sestim.
kanma
böyle olurum arada
donup kalmışsam sende
acım zamana
kanın aktığı yerde
sıralı ölüm yok
tutuklu olmak
kapılar ardında kilitli kalmak değildir
yada her şeyi bırakıp bir yana
kapılmak değildir ona
tutuklu olmak
Korkaksa sevgi
Atmıyorsa
Çarpmıyorsa yürekteki gibi
Bir tutsaklığa
Gömüyorsa her şey seni
kanat çırpar güvercinler
kanatlarına kırmızı bulaşır çatılardan
gökyüzünde ak bulutlar salınır
düşlerime mavi serüvenler bulaşır
ellerimde sakladığım menekşe kokusu
Sana kaç kez dedim bir daha gelme
ve sen yine geldin
içimi orada bıraktığım ezgilerle vurarak
sana kaç kez dedim
ağız dolusu gülme böyle
Pencereme güneş vurdu
ne güzel
aylardan şubat
ama güneş şubata inat
dudaklarını gezdiriyor yüzümde
sıcak mı sıcak
Gecenin göğsüne veriyorum gözlerimi
küçük odamda o bilindik hüzünler
kalbim yanar yine
Geceye çöken sistir
Fulü ışıklarıyla sokak lambaları
al sana umut
bu kollarım hasadından gelmekte dünlerin
al bu yüreğim bin kırılmış
bir dirilmiş
gidersen kalır üzülmelerim
Unutulmuş dizelerimi çıkar çantandan
Ve unutulmuş yüzümü
Kaç sabah uyandım acılarımla
Kaç Zühre yıldızı vardı
Karanlıklar ardında
Bir tepenin üstünden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!