sabah bir güvercin sesi saldı
kulaklarıma
sonra çeşmeden su doldurdu
kovasına
birazdan kaşık sesi de aldım mı
yanıma
Sana bakmak suya bakmak gibidir
durmadan akıp gidiyorsun
gözlerimin önünde
su kadar duru
su kadar hızlı
inmek istiyorum
soluğumda dumanı var yangın evlerinin
eski yeleğimde bir çakmak
unutmadan almak istiyorum
el sallayacak kimse yoktur
derler ki
bir ana dayanamadı evlat acısına
lanet yağdırıp kinini kursağında tutana
sonra geçirip halatı boynuna
astı kendini ceviz ağacına
yine bir yol sapağındayım
bırak ardından zamana vereyim
çocuklar ağlamasın istiyorum
ama bugün çok ağladığını kime sorayım
her tarafta yeni oyunlar
Bir uyusam kurtulur içim yaralanmaktan
Her dönüşümde iniltiliyim
Kanar kalbim yastık kılıflarına
Şehirde çığlıklar
Yumulur boğazıma
Bu acılar da antika oldu
bitiyorum seni sevmelere
seni anımsayıp üzülmelere
bitiyorum
biliyor musun
ülkemi dolduruyorsun ya yüreğime
Yaralanmışsın sen şimdi biliyorum
ezik için bu güz güneşinin vurduğu odada
ülkemin çocuklarının gözleri ki
güneş tadında ısıtırlar kararmış kalpleri
onlar ki balkonlardan bakarlar
her sokak kalabalığına
Kuruları düşündüm
üzüm kurusunu
hele de kara üzümün kurusunu
ya dut kurusuna ne demeli
ağızda bırakırken şeker tadını
şimdi taşınmalıyım merdiven altına
sesler talan edilmiş
meydanlar esrik
baktığım pencereden
iki cepte iki sigara
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!