Umutsuz bir vaka buyurdu tıp hekimi
Bu devirde böyle sevmek ölüm imiş
Kırdı kalemimi ağır ceza hakimi
Bu zamanda böyle sevmek suç imiş
Ben derdimi anlattım dağlara
Sonbaharın tüm hüznü benim üstümde
Kış gözümü korkutuyor nicedir
Bir yorgan misali sarardın ya beni
Geçmeyen geceler beni mahvediyor.
Kurumak üzere olan bir çiçek gibiyim
Bir idam mahkumuyum.
Buzlu bir viski ve orta pişmiş bir biftek lütfen!
Ömrümüz köpek öldürenle geçti ve rüyamızda yerdik ancak eti,
bırakın da son gecemi entel geçireyim.
Bir idam mahkumuyum.
Bir hiç yazmalıyım bu gece
Kucaklar dolusu bir hiç
Zalim geceler birbiriyle yarışırken
Bir hiç hediye etmeliyim onlara
Kapak parlak bir hiç olmalı
Yorgun bir martı gibi çökmüşüm çınaraltına.
Simidimi çalışlarına kahrediyorum hayatın.
Umut trenini bekliyorum hüsranlar garında.
Bir savaş meydanında esiri olmuşum zamanın.
Hey
Duyuyor musun?
Yoksa nafile mi ettiğim cümleler
Sahi zaten inanmıyordun
O zaman susarım
Elbet çıkar hakikatler...
Akıp gider zaman durmaz
Gençliğin sende kalmaz
Bir de dönüp bakmışsın ki
Bitap düşmüş ömrün bitap
Anlamazsın Afitap
Akşamdan kalma beter bir hal,
Aslanın ağzında uyanır, döner devran,
Başımda kırk tilki yalan söyler,
Gözlerimde sabahtır geç kalan.
Biraz duman, biraz keder,
Emekle yoğrulmuş bir ömrün sessiz destanı,
Fakat bu çağda salt hile görür saygıyı.
Kül altında saklı kalan hakikat yanar,
Yükselir rüzgarda sahte ve ihtişamlı servet.
Her vicdan bir terazidir, denge arayana,
Sevişelim heykel yapalım
Rakı içelim nara atalım
Düz yollarda çapraz koşalım
İnadına inadına
Buz dolu küvette söndü ateşim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!