Esti yine gönlüme her makamdan keder
Çok çekmedim mi muhayyer artık yeter
Ermişiz zirvesine her muhabbette heder
Yara oldu sinemde telli yaylı ve nefesliler
Bitmeyen bir nöbet gibi,
Uykusuz gözler bakıyor,
Yorgun beden direniyor,
Zaman kederi saklıyor.
Aynada gülen yüzüm,
Bu da geçer yavrum
Mutsuzluk diyarında
Sen şarkılar söyle
Ben papatya toplayayım sana
Bir travma halinde yüreğim
Bir kadeh iç dostum ömrün şenlenir
Dertde keder de sonsuza dek silinir.
Kahkahalar at zira giden dönmez
Bir anlık yaşam, hepsi bu, kim ne bilir?
Toprak altında uyur nice canlar,
Bulutlar halimi görürde ağlar
Sen ıslanır sonbahara yorarsın
Kirpiklerinle atışır damlalar
O vakit mevsimleri suçlayamazsın
Pembe panjurlu hayaller sunar
Paraya kul olan, köle doğar
Özgürlük, altından bir hayal
Dünya malı avuçta solar
Ruhun boşsa neye yarar?
Bir kadeh rakı içiyorum,
Gece uzun, yürek dağlı
Memleket, masamda duruyor.
Dalgın, yorgun,mağrur ama gururlu.
Sofrada hüzün, keder var,
Yorgunluktan yapılmış gibiydi yüzüm,
sabahı olmayan gecelerden geçerken
sustum.
sadece sustum,
kırık bir radyo gibi içim kımıldamadı bile.
Baktın ki yollar uçuk renkte,
mideni bulandırır ucuzluklar.
Omuzlarına asılır hayat kavgası,
dış kapının soğuktur dış mandalı.
Üç kuruş akşam yorgunluğu,
Şimdi çıksa karşıma kıpkırmızı elbisesi altın rengi teni ve deniz dalgası köpüğüyle..
Dudaklarıma değerken elbisesi tenini çeksem içime
Sert mizacı çıldırtan tadıyla boğazlarımdan kayıp kavuşsam ona, bütün vücudum savaşa ambargo koysa keşke.
Varlığı benliğimi unutturmuştu ama yokluğu varlığımı da elimden aldı...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!