Bir 50’lik içmişim, dudaklar kuru,
Soğuk rüzgar hüzünle işler ruhumu .
Schofel yoluna dökülmüş ayaklar sersem,
Sızıyor içime bir pişmanlık buru.
İçimde kurulu darağaçları, as öfkemi,
Sabret, dedi sonbaharın,
Bekle, geçer acı yarın,
Gelir elbet vuslat yakın,
Balım benim, baldan tatlı arım benim.
Uzaklardan gurbetten,
Geceler boyu süzülen,
katran rengi bir gölgeyim.
Karanlık sokaklarda adın,
Acı acı yankılanır.
Bir yangının külleriyle,
İki düşünce çarpıştı bugün,
Rayların arasında sarı otlar şahitti.
Bir çocuk top sektiriyor hala,
Gözleri keskin bir çakı gibi.
Karşı kıyıda bir kilise,
Yüce dağlar bilir beni
Feryadıma ağlar deli
Ne mecnunu ne keremi
Benim gibi sevmediler
Yeşillendi yine dallar
Yılmıştım sessizliğimi
Korkudan sandılar
Her işi batırmıştım
Serkeşliğime yordular
Gözüm değse titrer gönül
Serin toprağın sırrına ermiş,
Bir buğulu ekmeğe hasretim.
Kır çiçekleri gibi sessiz,
Teninin kokusu yitmiş.
Bir mazlum uykusuz yollarda,
Sinsi bir rüzgar gibi savurdun saçlarını gözlerimin önünde.
Kokuna müptela olduğumu düşünüyorsun, evet haklısın.
Bir çiy damlası gibi biriken gözyaşlarım hazin bir yaşantının eseri.
Herkesin biraz tuzu vardı da çorbayı yapan bendim.
Gönlü yara bahtı kara
Doğmuş ama yok hayatta
Her gün dünden beter halda
Böyle hayat olmaz olsun
Garip doğmuş dertli doğmuş
Dağların arkasında saklanmış umutlarım
Gece ile gündüz yaz ile kış bir olmuş hasım bilmiş beni
Sığındığım limanlara zincir vurulmuş
Ordularımı dağıtmış felek cephesi
Yediklerini hazmederken insanlar ben yaşamayışlarımı hazmetmeye çalışıyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!