ABİLERİMDEN ÖĞRENDİM
Bir güz sancısı, düşerken avuçlarıma
Kanar çocukluğum, çırpınan bir serçe gibi
Bir türkü dokunur yalnızlığıma, elleri titreyerek
Mısraları telaşlı ve ağlamaklı
ACILARIM KAÇ BİN YAŞINDA
Kimbilir acılarım kaç bin yaşında
Ölesiye ihtiyar ölesiye çocuk
Baldırı çıplak bir düş tutar elimden
Kanar yüreğim kırk bin yerinden
Acısı kalır her gidenin
Birde avuçlarında parça parça hayaller
Aynada bakışları kalır
Bir kaç bardakta dudaklarının izi
Eski resimlerde soluk yüzlü anılar
Hangi yola vursan kendini
Gecenin gölgesi düştü üstüme
Ve çakır gözlerin bir kahve tadında
Adın kürtçe bir islık gibi dolaşır dilimde
Sevda sözleri ağzımda paramparça
Yutkunurum hasreti hece hece kelime kelime
AĞLARIM
Bu kaçıncı acıdır saymadım, kaçıncı zülüm
Kaç bahardır yırtılır gözlerim, kızıl şafaklarda
Ne dokunuşlar var, tellerde kalan gömlekte
Yüzü kan içinde kalmış, kaç şiir can çekişir
Gözlerim toprağa bakıyor
Yüreğim yorgun
Kurudu içimdeki nehirler, çağlayanlar
Şimdi göç vaktidir
Terkediyorum,
Yalan dünyanın sahte insanlarını
ANLADIM YOKSUN SEN
Anladım yoksun sen
Ve ben her şeye yabancıyım artık
Bu şehir bu insanlar, bu insafsız bakışlar
Ve bu acıtan kimsesizlik bu çaresizlik
O ZAMAN ANLARSIN
Sen Kerem gibi yanmak nedir, bilirmisin
Sen ecel terine şahit oldun mu
Güneşi avuçların mı üryan ellerinle
Ne bilirsin,
ANNE
Bir ninni söylesene anne
Uyutsun şu acılarımı
Canım çok yanıyor anne dayanamıyorum
Hayatının bir çok şeklinden vazgeçmektir AŞK
Önce çocukluğundan vazgeçersin
Gözlerin masum masum bakmaz
Ve sadece düştüğünde canın acımaz
Özlersin ağlarsın, kırılır ağlarsın
Kalp sızısı, içini darmadağın eder ağlarsın




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!