Ölüler rahata kavuştu,
Paravana arkasında.
Çağırsın diye can atıyorum,
Bana baktığı bile yok,
Gözü başkasında.
Tam otların sarardığı zamanlar
Yere yüzükoyun uzanıyorum
Toprakta bir telâş, bir telâş
Karıncalar ötedenberi dostum.
Ellerime hanım böcekleri konuyor
Siz hiç eski tahtalara yağlı boya yaptınız mı?
Bütün iş ilk çekilen boyadadır, astarda
Astar düzgün değilse tepserir boya
Islak duvarlar gibi dökülür pul pul
Bir hava kabarcığı alttan doğru yavaş
Doğuşundan beridir sakladığı
Tanrının bir emaneti vardı.
Yatağa düştü,
Üçüncü gün akşam üstü, geri verdi güler yüzlü.
- Kalsın bende temelli, diye ağlar bazıları. -
'Pişirdiğim aşla, bağladığım başla gideyim,
Bu şehirde akşama doğru
İçime korku,
Ayaklarıma karasu iner.
Bu şehirde akşama doğru
Gülünç gözükür yolcu,
Kitaptaki konuları
Öğretmiş olsanız,
Yerinize başkası gelince
Görmedik, der bütün sınıf,
Okutmadı, öğretmedi.
Her günkü yollarından evlerine dönerken
Vurur yorgun adamların parçalanmış gölgeleri
Saray duvarlarına.
Coğrafya kitabında konu:
Yeryüzünün şimdiki hali.
Uzak kahvelerde olacağım
Anlatırdı geceler ağlayarak uyanırmış
Düş ya da gerçek gördükçe
De ağlamayacağım
Ve yanıma yalnız kitaplar alacağım
Yatmışsam bil erken
Hastayım
Kalkmışsam kalmaz
Çok işim var.
Gitmişsem bunaldım
Başka türlü sokaklarda gezenler,
Başka türlü kitaplarda yazanlar.
Yer kalmadı bakmadığım:
Hayatta çeşitli sahne,
Sinemada pek çok film,
Behçet Necatigil tabiri caizse şiirimizin ordinaryüs profesörlerinden. Edebiyatla çok içli, dışlı bir insandı. Edebiyat onun tam anlamıyla hayatıydı. Böyle bir şair, bir daha dünyaya zor gelir.