Aslında ölüler biliyor bu şeyleri
Sağlardan soruluyor.
Hızlı yağmur, bir şemsiye altında
Kimler alınabilir
Sağlardan soruluyor.
buzullar bozkırlar geçersin de beni göremezsin
çok mu çirkin yüzün benlenince
biter yol bakar bel boşluğa
görür kör bende
yandırdığım çerağı söndürürde elinle
görmezsin
Başa nasıl vurur
Başka başka vurur
Çevrilir numara
Ses sese suskunluktur.
Kimi gül bahçesini
Gezilerdi sevgilerdi içtenlikler
Geldilerdi gerekirdi gitmeniz.
Kaldı, hep siz
Geri çevirdiniz.
Düz duvar tırmanmalar
Bir dağda bir tüneli geçe say!
Kili döndüren usta
Tezgahındaki tozda
İskelet takırtıları.
Serviler evet evet
Yok coğrafyalarda bu Bağdat
Bin geceden bir kent
Bunca acıyı nereye sakladılar
Anlatmaz, çekerler kendilerini
Dalgın susarlar.
Ben uzaklarda olmalıyım, çok uzaklarda
Acılar unutulduktan sonra
Dönmeliyim.
Ölümlerin karşısında şaşırıyorum
Ne desem ki
Vurur gurbetteki kuş pencere pervazına
Şefkatli bir ekmek kırıntısı
İyi kalpli bir kız
Al git, al git, al git!
Sevgi mi, yankı mı, kıyıda gece
Anadır - - baba, evlat, kardeş
Yaradır içimizde.
Yıllar yılı çeker bir hastalığı,
Çekeriz biz de.
Çokluk anlaşılmaz neden
İnsanlar yüzyıllar yılı evler yaptılar.
İrili ufaklı, birbirinden farklı,
Ahşap evler, kagir evler yaptılar.
Doğup ölenleri oldu, gelip gidenleri oldu,
Evlerin içi devir devir değişti
Evlerin dışı pencere, duvar.
Behçet Necatigil tabiri caizse şiirimizin ordinaryüs profesörlerinden. Edebiyatla çok içli, dışlı bir insandı. Edebiyat onun tam anlamıyla hayatıydı. Böyle bir şair, bir daha dünyaya zor gelir.