İlerde yazacaklar atmayın
Moloz toprak diyerek,
İnler buldozer altında
Canlı insan kemikleri.
Çoğalttıkça kara sularını
Siz benimle başa çıkamazsınız
Kim düşmeden ayağa çıktı başa?
Dünya! Verdi dünyayı
Niceler telaşa.
Garip gittiğimde
Dört kol altmış altı da
Olmasa akşamları,
Çıldırmak işten değil.
Yine mi seni çektim
Kupa kızı?
Çok mu ağır kaldığımız
Fırlar bir fıtık ince zar yırtığından
Sonra zaman aşımı
Süner organ.
Bekler de karşı, pönsür güç
O zaman ki o hangi hanları ararsam
Buldum desem de bulamam ki.
Bir saksı kocaman ve devetabanları
İçerden gelen ses dışardan duyamam ki.
Duydum desem de bir aldanış bir sanrı
Dertlenir bilmezlenir
Çare yalnızlıktadır.
Gider gelir neşeli
Gizli dalgınlıktadır.
Bu meclis bu sizinle bu cam
Doğuştan çarpılmışlar
Düzelmez ne yapılsa
Yer oyar kendini kezzaplarda.
Olsun aklına koyduğu
Kim istemez
Küçük kent kapıları, sur dibi dükkanlar
Her zaman olmalıdır.
Yolları nasılsa oralara düşenler
Eskilerin durduğu bir zaman olmalıdır.
Üstübeç, örümcek, ispit, poyra
Büyük cambazhanede ölüm numaraları
Atılır altıpatlar usta akrobatlar
Kim nereye yakınsa orası ona ufuk
Arkada batıkta seyirci sıraları
Büyük cambazhanede bir sürü çoluk çocuk
Hiçbir şey görmeden gördüm numaraları.
Şizofren, paranoyak
Çatarlar hiç yoktan
Seksomanyak.
Çektiğim - - bırakın
Saplanır meçler
Behçet Necatigil tabiri caizse şiirimizin ordinaryüs profesörlerinden. Edebiyatla çok içli, dışlı bir insandı. Edebiyat onun tam anlamıyla hayatıydı. Böyle bir şair, bir daha dünyaya zor gelir.