Gülün ömrü kısa, muhabbeti çok olur
Tutarsın dalın, kanatır elin ok olur
Bülbül bu ne seda, edası sarhoş eder
Benliğim aşk ateşinde yanar yok olur
AYTMATOV NOBEL’E ADAY!
Prof. Sadık K. Tural Hoca’yı bilirsiniz. Hele, Elâzığlı onu daha yakından tanır. Elâzığ Belediye Başkanı Süleyman Selmanoğlu onlarca haklı sebebi alt alta sıralayarak, bu şehrin kadim dostuna, ‘—hemşerilik beratını’ verdiler. Can-ı gönülden, ‘—helal hoş olsun’ diyorum, bu vefa ve vücudunu bütünüyle saran, sevgi taşan insanına!
Elâzığ’ın son yirmi yıl yapıp ve yakıştırdığı kültür ve sanat faaliyetlerinde o kadar çok emeği, o kadar çok göz nuru var ki, sükûnet dolu bir sevdanın çığlıkları ile sürekli bu şehrin kucaklaştığı bir şahsiyet oldu.
15.Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarında da, Kırgız Türklerinin dünyaca ünlü romancısı Cengiz Aytmatov’a, Türk Dünyası Hizmet Ödülü verildiğinde de Elâzığ’daydılar. Kendilerinin bu toplantı vesilesiyle bir haykırışları vardı; “—Aytmatov’a Nobel Ödülü verilmeli” Türkiye’nin en ağırlıklı bir kurumunun başındaki, hayatını bilime hasreden bir bilim adamının belki de, ‘—fazla tevazu zarar verir’ kabilinden bir seslenişi, Elâzığ’dan dünyaya taşıma gayreti vardı.
O doruktaki, heyecan yüklü gayretin hamiyetli insanı, Prof. Dr. Sadık K. Tural, Atatürk Yüksek Kurumu Başkanı olarak Cengiz Aytmatov’u, doğumunun 80.yılında, Türk Cumhuriyetleri bilim, sanat ve edebiyatçılarından oluşan bir komite marifetiyle, Nobel’e aday gösteriyorlardı.
Elâzığ’dan bir yürek taşınıyordu; haysiyetli bir ilim adamının gayretleriyle! O gayret, tıpkı bir Çaydaçıra efsanesinin bir daha, ‘Manas’laşarak ışıl ışıl yansımasıydı. Belki de cemrelerin ilk düşüşüydü! Sımsıcak duyguların, Paşa Demirbağ’ın Harput Kayabaşı’nda söylediği, ‘Hoyrat’la sadece bir şehir Elâzığ değil, bir efsane kişiliğin Nobel’e adaylığı edebiyat dünyamıza asıl kan bulunarak yankılanıyordu.
ELÂZIĞ’DA HAZAR COŞKUSU!
“Versin omuz omuza dağ yürüsün
Ersin muradına Türk, çağ yürüsün
Divan durdu binler yıl ses bayrağım
Yarsın sen, yar hilale bağ yürüsün
Asrın en siyasi Padişah’ına
Kendi içimizde tuzaklar kurduk
Geldik milletçe mazlumun ahına
Düştük zirveden viranede durduk
Aynı tuzaklar, aynı kafazanlar
Haydi çalış,
Karıncalar gibi
Hz. Süleyman(as) gibi
İki aylık yolu
Bir günde git!
Haydi çalış,
Dünyada yüzüm bir defa gülmedi
Ağladım hep için için ağladım
Ömrüm kederden gayri yol bilmedi
Çığlığım feryat etti çağladım
Fanisin, belaya kürek çekersin
Kiminin gözünde,
Test!
Kırılınca test’i,
Olur, rest!
Akıl mı okur,
Bunca girift suali,
CUMHURBAŞKANIMIZA AÇIK MEKTUP
“—TÜRKİYE OKUYOR KAMPANYASINI ELÂZIĞ’DA BAŞLATMANIZ EN KALBİ ARZUMUZDUR”
Sayın Cumhurbaşkanım,
15 Mart 2007 Tarihinde Elâzığ’da, Elâzığ Valiliğinin öncülüğünde, Elâzığ Belediye Başkanlığının, Fırat Üniversitesi Rektörlüğünün, Elâzığ Ticaret ve Sanayi Odasının ve Elâzığ’daki kamu ve sivil kuruluşların şehirdeki bütün kurum ve kuruluşların cansiperane bir gayretle başlattıkları, ‘—Elâzığ Okuyor’ kampanyası sadece, Elâzığ’da değil, Türkiye genelinde de büyük bir kabul görmüştür.
Bu kampanya temel felsefesiyle, ‘—cehalete’ ve ‘—yoksulluğa’ karşı da, bu milletin amansız bir mücadelesi olarak kamu vicdanında yer etmiştir.
Kurumuş badem yaprağı,
Düşer toprağa deli gönlüm!
Yürümüş tarih yaprağı,
Koşar asırlara deli gönlüm!
Hem Alp, hem Eren olduk
Deprem,
İki heceli kabus! ...
Dolanır ayağımıza...
Zifiri karanlığa
Kurşun döker geceler,
Abi nasılsın beni unuttunuzmu yeni gördüm sizi selam ve saygılar
Bildiğim kadarıyla Elazığlı bir şairimiz.Gerçekten çok kaliteli.Şiirlerinde etkilenmemek mümkün değil.