Bu yazımızda mütevazı bir çağrıda bulunuyoruz… Doğu’daki Batı olarak da tanımlanan Elâzığ’da, şehrin dinamiklerini harekete geçiren MANAS YAYINCILIK, kısa sürede 37. yayınıyla birlikte, artık bütün kitapseverlere, araştırma yapanlara, kurum ve kuruluşlara; KÜTÜPHANENİZ MANAS’TAN diyor.
Öncelikle çevremizdekilere, ‘nasıl bir şehir…’ sorusunu yöneltiriz değil mi?
Bu soru bizleri titretiyor mu?
Bizleri, gelecek açısından ümitlendiriyor mu?
Veya hadiselere müdahale ve mücadele azmini veriyor mu?
Dün olduğu gibi; bugün de, yarında ‘bilgiyle…’ söz sahibi olabileceğimizi bir daha altını çizerek belirtmek isterim. Bir gerçek, bu millet zirvelere çıktığı dönemlerde kendi içerisinden deryalar olarak ifade edebileceğimiz, ‘büyük mütefekkirleri…’ yetiştirmiştir. Toplumun çöküş dönemlerine şöyle bir bakınız, ‘toprak nasıl çoraklaşmışsa…’ ondan alacağınız verim düşmüşse aynı şekilde gönül dünyasının da çoraklaştığı dönemlerdir.
Kahramanlarınızı seviniz.
Birer gül gibi koruyun onları!
Milletler, kahramanlarıyla yaşar...
Onları sakın ha, öldürmeyiniz!
Yüreklerinizde her biri devleşsin!
16. asrın ruhuna dönüp bakın;
Merhaba diyoruz, ‘ayların sultanına…’
Merhaba diyoruz, ‘rahmet ve mağfiret ayına…’
Ağustos’u, fetih ayı olarak biliriz…
Ramazanlı günlerle, gönüllerde fütüvvet başlar…
Bu gönül ayında,
Sözlerimizde gönülden olacak elbette…
Merhaba siyaset…
Demokrasinin güzelliğine,
Ondaki, ‘fazilet mücadelesine…’
Adil, eşit, seviyeli ve haysiyetli iradeye,
“Halka hizmet, Hak’ka hizmet…” diyebilen,
Asrımızda;
Şeffaflık diye diye millete def çaldırdılar
İffete kastederek define kaldırdılar
Zina, suç olur mu, olmaz mı tartışmasından
Vatanın ismeti haremine saldırdılar
Bugün farklı güzelliklerle andığımız Elâzığ’ın, Mevlana Yürekli İlçesi Karakoçan’dan bahsedeceğiz…
Mevlana Yürekli dedik, Karakoçan için… Hz. Mevlana’yı, ailesi ile birlikte Anadolu’da ilk defa misafir etme bahtiyarlığına sahip İlçemiz… Hz. Mevlana’nın çocukluk yıllarının 3 ila 5 yılı burada; şimdiki ‘Okçular Nahiyesi’nde geçmiştir… Bu vesile ile yazmış olduğumuz bir şiirimizde;
“Taht şehri, baht şehri, gönül şehrine
Akan nehir içinde Karakoçan! ..
Gökte yıldız, ışık seli mihrine,
O mihre sancaktır, kucak açan! ..
Komşuda yangın, bizimki de alem
Kırılsın Hakk’ı haykırmayan kalem
Gaf, gaflet, kurşundan daha ağır söz,
Özüme ağrılar düşüren kelam!
Tefekkür nedir tarif etsenize
Boğazlar,
Kıtalara, ‘köprü’ boğazlar
Felluce’de, telafet’te,
Eşkıya nice can boğazlar! ..
Durulmaz,
Oruç, kötülüklere kalkan olur
Bu yollara gayretle kalkan olur
Bir seferberlik insanlık adına
Zayıflara kol kanat, kalkan olur
Güzünde, baharında tuttuk orucu
Varoluşu inkar eden cehde
Varoşlardan püsküren
Cinnet mustatiline…
Gök ünledi, yer inledi
Ervah-ı alem kinlendi..
Abi nasılsın beni unuttunuzmu yeni gördüm sizi selam ve saygılar
Bildiğim kadarıyla Elazığlı bir şairimiz.Gerçekten çok kaliteli.Şiirlerinde etkilenmemek mümkün değil.