Para ne olursun gelme bize,
Korkarım, biz de geliriz dize,
Kabul, sen çok büyüksün(!) güçlüsün(!)
Anla, ne gerek var uzun söze…
28 Kasım 2001 - Şehitkamil / Gaziantep
Bir akşamüstü Araptar’ı bastılar,
Frenk çullarını rast gele astılar,
Kudurmuşlar, saldırdılar ahırlara,
Tavuk ve oğlak koymadılar kestiler…
Fransız’ı geldi de bize bulaştı,
Türkmen’i, Türkmen’i...
Karacadağ’ın kimsesiz Türkmen’i.
Çoban pınarı gibi tertemizdir,
Karataşların hilesiz Türkmen’i...
Türkmen’i, Türkmen’i...
Türkçe konuşmazsa, meğer ki, kim nerde,
Ben Mehmet Bey! Güman bırakmam serde.
“Bundan gerü divan dergahda, her yerde,
Hükmü fermanımız iyice biline…”
Bu fermanım; Konya, Karaman İli’ne,
Yıl gelmişti 1920’ye,
Yetmemişti, Divan-ı Harbi Örfiye…
Kurulmuştu; Kuvva-i Bağıye,
Kurulmuştu; Kuvva-i Gayri Milliye…
İdam kararı çıkmıştı,
Mustafa Kemal Paşa’ya
Yollar dolambaçlı,
Kayalar heybetli,
Dereler çetin,
Ve dağdan
Ovaya inen vadiydi.
Düşman çetin,
Türkmen’em, Türkmen’em...
Karacadağ’da çırpınan Türkmen’em...
Sahipsiz ve siğeçsiz bırakılmış,
Karataşlarda çıldıran Türkmen’em...
Bir kasabanın girişinde yazar “velkom”
Öyle başkan(!) ın, hakkıdır iyi bir dom dom…
Velkom değil gafil başkan, yazdır “hoş geldin”
Sanki hain bir hançerle bağrımı deldin…
Bereket getirsin, saçılan narım olsun.
Kaynatıp dişlediğim sıcak darım olsun.
Hoş bahçem meyvelensin, boş evim şenlensin.
Hayatımda kazanç, ömrümde karım olsun…
Her gün sevdasına yandığım narım olsun.
Dışardan bakınca, hoş, nazlısın,
Bakışın belli, hain gözlüsün,
Senelerdir tanırım ben seni
Namert,alçak ve iki yüzlüsün…
Bazen erişilmez güç olursun,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!