Damlalar sallanıyordu palamutlarından meşelerin.
Gelinlik kızlar yıkayıp asmış akşamdan,
Yapraklarını,
Bir kenarında derenin.
Çırpıları kor olup taş fırınlarda,
Kan mühürlü akşamlar.
Serin rüzgarda haber var.
Neredeymiş meydan okuyan kişi?
Boyun eğmekte hayır var.
Bu gök o eski zamanı hatırlar.
Vakti geldiğinde,
Herkes mülküne geri döner.
Adalet yalnızca,
Öğretici bir zaman alır.
Bilgi okunur ,öğrenilir ve yayılır.
Göklerin ,yerin
Ve bu ikisi arasındakilerin
Mutena olana sevdalı olduğu
Aşikar.
Koyu gölgelerle kaplı günün,
Gece,
Karanlığa çalıyor
Yeşil dallar.
Yeşil siyahtan,
Siyah ıraktan
Kaynıyor.
Arkamda ölüler bırakarak ilerliyorum.
Ses yok.
İn cin uykuda.
Bir ben varım yolların sona kavuştuğu noktada.
Hesap elbet sorulacak divanda.
Bahar vurmuş,
Meşeliklerine palamutların.
Yaşlılar oynamış,
Çocuklar oturmuş.
Gölgelerinde budaklarının.
Pire
Hala dolambaçlı sokaklardasın,
Cümbür cemaat ensende cinler ve periler.
Serkeşlikten yıkanamamışsın ,
Üzerinde yalakman oynuyor pireler.
Hep bir yanın eksik,
Kuşlar kanatlanmıyor ruhunda.
Rastlantısal bağlantılar var,
Seni bana getiren sihirli ayakkabıların bağcığında.
Yeşili gözlerine giyip
Gökyüzü reddetmiş yerde olanları.
Ne yapsın felek?
Adem’den yetim,
Havva’dan öksüz kalanları.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!