Şimdide deniz feneri oldum
Ne arayanım var ne soranım
Hani sis bassın diye bed-dua etmiyorum
Ama o zamanlar soruluyordu hatırım
Güneş öpünce dudağını mavi suların
Deniz ortalarında bir başıma kalırım
İşte yine o vakit
Şair yüreklerin dem zamanı
Yer gurbette bir otel odası
Elimde lacivert kalem
Dudaklarımda içki şişesi
Böylesine bahar kadar güzel
Böylesine gök mavisi
Alabildiğince deniz gözlü
Yaban ırmaklar gibi pırıl pırıl
Gecikmiş bir sevda
Bu kadar kolay darağacına çekilmemeli
Yol yorgunu idim
Sadece biraz soluklanmak istemiştim
Sonra biliyordum yollar özleyecekti beni
Yüreğimin sağrısına dokunma zamanı geldi
Kahin olmak gerekmiyordu
Ben hep bu saatlerde uyanırım
Gün denen cehennemden
Gecenin musalla taşına
Gölgem göğsümde
Ben gölgemin koynunda
Gülüyorum işte bak yeni güne
Dün dündü demek var amma
Dil dönmüyor günün umuduna
İstanbul resmi kapağımda
Kızkulesi yanar geceleri sularımda
Galata'sı bir tepede
Çok şey bekledim yaşamdan yana çok
Sabah uyandığımda bir kahve göz gözümde
Penceremi araladığımda daha sıcacık güneş yüzümde
Peşine takılı baharlardan tatlı bir esinti saçlarıma
Kapıdan çıkarken güle güle diyen bir ses dudağıma
Her zengin yahut fakir kahvaltı sonrasında
İlk aşkı bulmustum nihayet seninle
Hayatın ikinci yarısında
Yeniktim ilk yarı bittiğinde
Tribünler ayakta
Küfürler çınlıyordu kulaklarımda
Bir şarkı olsun istenir yaşamak
Yaşamaktan hiç usanmayacağın
Buğday tenli, belki birazda buğulu
Toz pembe bir şarkı
Hani dinlerken mehtabın bile
Hayat gül ormanı değil be kalbim
Ne olmuş yani boşa çarpıyorsa kapakların
Gün-güneş kokmuyorsa seherlerin
Sonbaharda açtın elbet üşüyeceksin
Sen iki mevsimli kutuplara doğdun aptalım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!