Hayır arkadaşım, hayır
Benden yar olmaz sanada
Ben ki kapattım tüm pembe defterleri
Sevdaya ait ne kadar kitap varsa
Yakıp attım
Yakılacak mektuplar gibi, hepsini
Eskiden tutturulurdu her bakılan gözde
Hiç evlenmemiş ne kelime illede bakir olacak diye
Evlenmezdi armudun sapında, üzümün çöpünde
Yanağında yahut kalçasında gamzesi yok dedikçe
Göğüsleri küçük emziremez düşüncesinde
Sen hiç soğuk kış günlerinde
Perdeleri sımsıkı kapalı, sıcak evlerin pencerelerine
Üşümüş yağmur tanesi oldun mu?
Sen hic ısıkların söndüğü bir saatte
Gölgenin bile titrediği ay altında
Bir başka yağar nisan yağmurları
Henüz filizinde büyüyen çiçeklere
Ne acıyla ıslatır ne kırar yaprağı
Onlar mevsimlerin en saf yağmurları
Halel sarmaz nisan zamanının yağmuru
Merhaba sırdaşım, dert ortağım, can yoldaşım, gönül dostum
ve buna benzer bir dizi sıfatı rasgele sıraladığım kağıt demetim.
Bir gün daha bitiyor ve seninle belki sohbet,
belki dertleşme zamanı geliyor.
Birazdan, biraz daha gece çökünce, yani kiminin keyifle,
kiminin hüzünle dolaştığı kaldırımlardan el-etek çekilince,
O geçmiş zamanda geleydin ya
Harman zamanı ömrüme keşke
Hiç yaşamadan hüzünleri
Tanımadan acıların varlığını
Vuslatta kalmanın tadında
Ve buradayım, işte gece, işte ben
Demir kafesli pencerenin ardında
Mühebbeti soluyan solgun ışığım
Hayattan tapusu dört duvarımın
Küf kokusu ve rutubet sinik üstüm başım
İçim dersen, derbeder her bir köşem, taşım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!