Namıdiğer "Ozan Gaybeti", şiirlerinde genellikle Gaybeti mahlasını kullanmaktadır.
Ah ile ağyar oldu gönül yâre,
İnceden sitem eyler sevdiğine.
Ne ettiyse garip kaldı biçare,
Çeker aşk derdi, feleğin elinden.
Yüreği kan içinde pare pare,
Anın esrarında, kapıldım O’nun ruhuna
Tutundum sanki bir kelebeğin kanadına
Zaman ki tutuldu, yayıldım kevn-ü mekâna
Aşkın rehaveti daldırdı beni ummana
Nuruna karıştım, eriştim O’nda mânâya
Ehl-i aşktan yazma bize birader,
Biz aynı kadehten demi almışız.
Dilimiz mey der, gönlümüz zikreder,
Hakk kelamıyla bir olanlardanız.
Ehl-i aşka aşinayız birader,
Sakin gecelerin ağır demidir
Yarım kalmış aşkların sancıları
Islak öpücüklerin yangın yeri
Can çekişen dudaklarda hasreti
Yüreğine tutunan elleridir
Ay yüzün ufkuma düştü, o an tutuldum sana,
Yaklaştım da çok kez dokunamadım saçlarına.
Canhıraş ayrılıklar yazılmış alın yazıma,
Alıverir dalgalar çeker vuslat umuduna,
Ne yazık! Med cezirlerde aşk yenilir zamana.
Bektaşîyyül Melâmi’yim,
Hacı Bektaş neferiyim,
Hakk yoluna fedaiyim,
Candan eder bu aşk beni.
Ben bir günah hamalıyım,
Küfemde mazlumların ahı.
Günahlarını taşıyorum,
Tanımadığım insanların.
Hasretin sevinç çığlıkları koparan
Bitmez sana duyduğum naif heyecan
Her çiçekte aşk suretini boyayan
Hakk değil mi beni sîrette yandıran
Bir şeyler var beni peşinden koşturan
Bir ben var benden içeri,
Beni aşıyor okyanuslar ötesine…
Bir damlayım,
Bazen de bir çırpıntı leb-i derya üzeri…
Fırtınalar köpürse,
Anaforlar çekse,
Neyzen dediyse, gel gör sîreti,
Gönül gözün kördür, var bir nedeni.
Kemter kulun sanır, açtır bedeni,
Ruh susamış, ateş keser kor misali,
Heyhat! Bir ömre kanamaz giyer kefeni…
Ozan Gaybeti hem cansın hem de canân