Biliyor musun?
Artık senin sevdiğin gibi
Tarıyorum saçlarımı.
Sakallarım tam istediğin gibi,
Kirli sakal dolaşıyorum hep.
Hani, hani bana en çok yakıştırdığın
Güneş çırasını yakmayı unuttu bu sabah
Her yer zifiri karanlık…
Yetim kalmış bir kelebeğin ruhuna sarılıyorum.
Hasretin parçalanmış dudağıyla öpüyorum,
Gönlündeki sevdanın yalnızlığını
Ölümün ağlayan sireni yankılanıyor,
Vakti değil,
Vakti değil papatya kokulum.
Henüz hicrana alışmadı kelebek ömrüm.
Daha yapraklarını dökmedi sonbahar.
Şiirlerin gözyaşlarını,
Taşıyacak kadar büyümedi yüreğim.
Peki, neydi gözlerindeki büyünün sırrı?
Neydi;
Ruhumu cehennemin kirli alevinden arındırıp,
Cennettin mavi huzuruyla buluşturan.
Yüreğimde zifiri ışıklar idam ettiren..?
İmkânsızlık denizinde,
Yüreğimi yas-ı mahşere boğan
Sen değil misin?
Sen değil misin?
Tüm şairleri ahu zar eden…
Senden sonra,
Uzun soluklu kalp ağrılarım oldu.
Duygularım isyan bayrağını çekti,
Sensizlik kokan tüm şiirlere.
Senden sonra,
Mavi gülüşlü kelebeklerin idamı verildi
Güruh bir gecenin saçağı altında,
İdam edilen kar tanelerini izliyorum.
Sigaramın dumanında yükseliyor,
Sensizliğin zehirli kokusu.
Gözlerinin mavisiyle dolduruyorum,
Yine hayalhanemi.
Günün verdiği ağırlıkla sessizce yatağıma ilişiyorum.
Gözlerim hafif buğulu, iyi seçemiyorum renkleri.
Yüreğim bir garip bu gece.
Ne düşüneceğime karar veremiyorum.
Midemin sol üst köşesinde bir sızı beliriyor.
Anlam yükleyemiyorum bendenki bu ani duygu değişikliğine.
Akşam kızıllığın yırtık cebinde
Biriktirdim tüm umutlarımı.
Kokunla bestelenmiş şiirlerin
Mutluluğu yüklendi,
Sinepüryan gönlüme.
Bakışlarının değdiği libas-ı fersude hücrelerim
Uzaktan sana bakıyorum,
Nasılda mutlu,
İçin rahat gidebiliyorsun.
Onca olanları unutup,
Aşkımızı elinin tersiyle çevirip gidiyorsun.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!