kilit vurulmuş kapısı
mazbut sevdasıyla dolu
cesedim üstünü örter
iki odalı müzeyyen yürekler
toprak yatak olur
susuzluğum dindirir gözyaşlarıyla bulutlar
yanlızlığımı seyrediyor
ve saldırıyorum ona günü düşleyerek
acımasızlığın pencesindeyken bile
kör kuyular cekiyorum akan ırmağından
geceler uykusuz
gündüzler bitkinken
bakışındaki derinlik
dudağında gördüğüm hasret
beni benden alırken
uzaklardan bir demet sundu
inan
kokusu bile meyveye durdu
hatırlamak istiyorum seni
aldığım her nefeste
hatırlamak istiyorum delicesine
yağmurun sesi gibi gülüşün
çakan şimşek misali bakışın
maral gibi geçişin var ya
Hayatın gerçeği
Ölümün soluğunda saklıdır
Bende sen gibi
Hapsolmuş yürek misali
Çağlayan misali
Akarcasına
bir kargaşadır
sessiz sedasız büyümeye durmuş
bir tarafta
bir elin parmaklarından daha az
ama
kararlar almaktalar yaşama ilişkin
Ne bir çınar
Ne bir volkan
Ne de nehir olayım
Güneş de olmayım
Ay da
Gökte parıldayan yıldız bile
karanlıklardasın
gecenin puslu yamacında değil
günün ışıklarında gel bana
yüzünle hüzün değil
gül gönder bana
Yanlış bir zamanda
Yanlış bir mekanda mı geldim
Yüreğim gereksiz diyor
Gereksiz diyor gerekli görünenleri
Bilemedim
Ya da gereksiz yere mi dillendim
Ne telefon ne wi-fi
kalem ile kağıt
kimi zaman demir kapılara sayılı vurmaktı
teatinin adresi ya da isyanın sesi.
Çaresiz bakışların ortasında
içeriden kalan bir alışkanlık
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!