aşk çevrimdışıydı ne zaman arasak
sen ve ben iki ayrı coğrafyanın büyüttüğü iki ayrı çiçek
hiçbir zaman biz olamadık
bulamadık o eşsiz dünya güzeli kelebeklerin çıktığı kozaları
kaçamadık kendimizden
saklayamadık ortadaydı yüreklerimiz bir kumar masasında
yönümü rüzgara dönüp seni bekliyorum
hayatımın bütün yılmışlıklarında
seni çağırıyorum
duymuyor mu
titremiyor mu yoksa yüreğin
her apansız çığlıkta
sen yoksun şimdi zor olacak unutmak nasıl da alışmıştım oysa hala ellerini arıyor ellerim hiç çıkmıyor aklımdan gülüşün ilk gün gibi hatırlıyorum kapıda duruşunu belki hata bendeydi belkide haklıydın gitmekte çok üstüne geldim senin kıskandım seni herşeyden kendimden bile kıskandım ama içimde korkularla yaşadım hep bir gün benden sıkılıp beni bırakıp gitmenden korktum gizlice ağladım köşelerde yansıtmak istemedim gözyaşlarımı görmeni istemedim sen hep gülen yüzümü hatırla istedim merak ediyorum gerçekten kararlı mıydın giderken gerçekten bitmiş miydim ben senin için bu kadar çabuk unutulduğumu düşünmek istemiyorum nedense keşke herşey daha farklı olabilseydi hiç gitmeseydin hep yanımda olsaydın sen keşke gururumu bir kenara itip gitme diyebilseydim sana yalvarsaydım saatlerce hatta günlerce öyle sessiz kalmasaydım giderken sen çığlıklarımla gökyüzünü yırtsaydım ama korkağın tekiyim ben işte işe yaramaz bir korkak hiçbirşeye cesaret edemeyen kazanmaktan çok kaybetmeyi düşünen kendine saygısı olmayan sevgisine bile sahip çıkamayan bir korkak düşündüm de gitmen iyi olmuş aslında zaten yaşanmazdı ben gibi bir korkakla
bugün resmini çektim ölümün
dokundum ve gülümsedim
korku nedir hiç bilmedim sevgilim
tuzaklar kurdum kendime
yazık hepsinin kenarından geçtim
halbuki pazarlıklıydım azraille
gözlerim nemli olmasada
yüreğim yeterince nemli
gir gönlüme ve bir yer beğen ordan
acıt acıtabildiğin kadar
depremin biri başlasın biri bitsin
rahat bırakma yüreğimi
ağlıyorum
yine seni kaybediyorum düşlerimin arasında
halimi gören herkes
yine düşüp bir yerimi kanattığımı düşünüyor
öyle savunmasız öyle öksüz öyle çocuğum ki
hıçkıra hıçkıra bağıra çağıra ağlıyorum
adım başı kırılıyorsun matematiksel olarak
adım başı yeniliyorsun hayata
her gözlerimi açtığımda sen
buğulu gözlerle bana bakıyorsun
sorma işte biliyorsun
tatbikatlar yapıyorum ölümüme
gölgenden bile ürkmüşsün
bilmem ki nereye kaçıyorsun
cehennemin dibine gitsende bulurum
söyleyeyim boşuna uğraşıyorsun
azrailinim ben senin
Bugünde beni böyle kabul et
Bırak şımarayım sana
Çocuk olayım yeniden
Bir fırtınadır kopsun herşey
Korkup gönül kıyılarına sığınayım
Omuzunda uyuyayım hiçbirşeyden habersiz
kaçmalıyım bu şehirden
gece göğe damgasını vurmadan gitmeliyim hasretini bir kenara itip
soru işaretleri bırakmalıyım arkamda
bataklıklardan geçip dokunulmamış güller saklamalıyım yarınlara
kanatmalıyım ellerimi duvarları yıkamalıyım kanımla
kan kokmalı bütün şehir
Harika bir kurgu ve hiç hikaye sıkıntısı yok, zengin anlatım ve cok farklı bir aleme yolculuk etmek isteyenler bu yazıları okusun lütfen... Tebrikler Ayşegül hanım.