sen hep yanımda olsan keşke
uyurken üzerimdeki yorganı çeksen
kavga etsek küçük sebeplerden
küssek birbirimize ama dakikalık
sonra yılların özlemi varmış gibi sarılsak
türlü çocukluklar yapıp kızdırsam seni
Madem sevmeyecektin
Neden baktın gözlerime
Soktun aklıma birden seni
Unutamadım gelemedim bir türlü kendime
Oysa duruyordum ben kendi halimde
Zararım yoktu kimselere
küçük bir papatyaydı
ve sımsıkı sarılmıştı toprağa
o kadar papatya arasında
yapayalnızdı aslında
alıp başını gitmeliydi
uzaklara
seni rüyalarımda görüyorum hep yüzüme bakıp konuşmadan çekip gidiyorsun gözlerin son sözlerimin şahidi oluyor katili bulunamıyor üşüyen ellerimin kokun hala odamın bir köşesinde gizli tütün kokan parmaklarım sen kokan geceyi seyrediyor pencereden gölgeler hep aynı hep ürkek utanmışlıkları saklar gibi kanatana kadar ısırıyorum dudaklarımı acıya inat direniyorum son kadehler selamlaşırken bir rüzgar konuk oluyor odama uzun uzun dertleşiyorum anlarmışcasına başını sallıyor kabusum oluyor yokluğun her çırpınış biraz daha dibe batırıyor beni bir çığlık daha ekliyorum gecenin ortasına yalnızlığın şarkısını mırıldanıyorum dalarken son kez uykuya gücüm kalmayana dek haykırıyorum sensizliğe inat sonra çekip gidiyor gece
gözyaşlarımın arkasına sakladım bugün gözlerimi
hıçkıra hıçkıra ağladım seni düşünerek
yumruğumu sıkıp küfürler yağdırdım duvarlara
hepsini kapadım perdelerin karanlığa teslim ettim kendimi
türlü türlü işkenceler hazırladım yarınlarıma
inat edip isminide anmadım
gözlerim zifiri kara benim
gözlerim öyle kara ki
ama bilemezsin onların içindeki saflığı sen sadece gördüklerine inanırsın
sen bilmezsin sen bilsen de inanmazsın bir çocuğun nasıl böyle annesiz çırçıplak donarak yaşadığını
kediler bile atmıyor yavrularını
ama benim annem bırakıp gitmiş terketmiş beni
kağıttan yapılmış çocukluk hayallerimi hatırlıyorum geçmişi silkelerken
nasılda buruşturup atmıştın arkana bakmadan çekip giderken
merak etmeden duramıyorum şimdi
silahında bıraktığın o son kurşun benim için miydi gerçekten
vuracaksan eğer gözlerimden vur beni
ilk olarak gözlerim görmüştü çünkü seni
kazılı bir mezar kadar ürkütücü başka ne olabilirdi ki
gömmeyin beni derdim
eğer konuşabilseydim
dudaklarıma bir çivi çakılmış kadar acı
bütün dişlerimi yutmuştum sanki teker teker
dilimi ters döndürüp
aklımdan değil ne yazık ki söylediklerin
sadece senden ibaret bilmek istediklerim
istemezsen eğer hemen şu kapıdan çıkar giderim
sevmek biraz da yalnızlıktır bilirim
tut elimi bu defa rüzgara bırakma
her kaçış kendine dönüştür bunu sakın unutma
eski bir bozuk paraydı aşk
bir mazgal deliğinden içeri girip
sularla sürüklendi
sonra kötü insanların eline geçip
harcandı son kuruşuna kadar
eski bir bozuk paraydı aşk
Harika bir kurgu ve hiç hikaye sıkıntısı yok, zengin anlatım ve cok farklı bir aleme yolculuk etmek isteyenler bu yazıları okusun lütfen... Tebrikler Ayşegül hanım.