Cananını yolda bekle
Gelmeyince gül kardeşim
Feryadına feryat ekle
Ağlamadan öl kardeşim
Dün bugündür,bugün yarın
Ashab-ı Kiram’dan feyz alır oldum
Yıllarca çoğalıp azalır oldum
Yüzüme bakınca Göktuğ ağlarım
Kurursa gözyaşım,gözüm dağlarım
Kavuşmak istiyorum
Dem vurmak sabahın ilk ışıklarına, gecenin karamsarlığından
Ağlamak istiyorum
Ağladığı için gökyüzü
Ağladığı zaman minik bir yürekcik hıçkırıklarla
Kapattım aydınlığa bakan tüm pencerelerimi
Kaldım karanlıklarda
Kafesteki güvercinime kurşun sıktım
Dağıttım kafasını, ayırdım gövdesinden
Hiç uçmamacasına
Düştüm pençesine aldanılmışlığın
Karar verdim...
Ölmeye.
Ayrılmadan kabuğumdan,dalımda,yeşilken...
Solmaya karar verdim.
Süzdüm yalnızlığımı dünyanın deliklerinden,
Olduğu gibi geri döndü bana.
Kara toprak alev aldı
Yandı içinde bedenim
Gümanım semâda kaldı
Sana duâ eden benim
Kara toprağı sel bastı
Kaybolma
Ellerimi sürmeyeyim tozlu duvarlara
Gezmeyeyim şuursuz
Kaybolma
Bastırmasın göğüs kafesim dilimi
Kendi ruhunu satın alan adamım ben
Bana ilân-ı aşk etmeyin
Arz-ı muhabbet de
Satarım
Her türlü kelâmı pula tâbi
Ve her türlü sevgiyi taşa tâbi
Sevgili ağabeyim Yaşar Burak'a ithâfen... Bir annenin ağzından kuzusu nasıl târif edilir bilmem... Bildiğim şey, her ananın bir kuzusu her kuzunun bir sızısı olduğudur...
Anasının al kınalı kuzusu
Gözünün bebeği, gönül sızısı
Alnına kazınmış yolcu yazısı
Seni harpten harbe çeker kınalım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!