Bir sûrun ucunda gençliğim
Ne zor bir imtihan imiş meğer
Benim
Ezber zannettiğim
Her soru Leylâ kadar zor
Her cevap alaca bulaca
Asırlarca sabredip, bugünü beklediler
Bir gecede yürüyüp, bin ay emeklediler
Vazgeçtiler yarından, görmek için bu günü
Bugün küfürn vekûdu, müslümanın düğünü
Yollarına durdu, mayın kurdu çakallar
Yollarını vurdu, hayın kurd u çakallar
Adana - 26.11.2006
Gözüme kan dolsun ki
Küsmedim sana
Dağ mezarım olsun ki
Küsmedim sana
Sessiz sessiz özlerim
Çıkıldığı söylenir âlemin varlığından
Kusura kalma dostum, artık inanmıyorum
Kalp gözüymüş kurtaran (!) , beşerin körlüğünden
Oysa kalbin akıldan, koptuğun sanmıyorum
(namrun-2004)
(kaybettiğim canıma)
Karanlıktan korkmam...
Karanlıkta korkarım...
Güneş doğduğunda, acı dolu çizgilerde hapsolmuş
bir sen çıkacak diye karşıma
Kestiler yolumuzu
Astılar gülümüzü
Dost, bizim çölümüzü
Geçemez kul olmayan
Örerse Hakk ağını
Yüzündür elime dokunur usul
Gayrısı ya batar, ya elim yırtar
Kalmamış dürüstlük kalmamış usûl
Dön sırtın, o masum göğsünü kurtar
Doğduğun gün gibi, aydınlık devir
(Yakarmaya benzer hâllerimizden şikâyetçiyim. Rabbe zelâlet, kula delâletdir. Ve her delâlet, erdeme dalâlettir. Bunu söylüyorum ve bana 'Nerede emeklerimizn karşılığı? ' deniyor. Soruyorum 'Nerede, karşılık beklediğiniz emekler? ' Aşağıdaki hâl benden midir, bizden mi? Bir bakalım, size zahmet...)
Kırılmış mızraplar saza sataşır
Dağılır perdeler, sol vermez olur
Anneler karnında yalnızlık taşır
Zâlim görünce korktun mu zulüm dağında
Sılanın sözü geçer mi hasret çağında
Kinden gayrı ne yeşerir küfrün bağında
Ölen çocukları yalan mı sandın oğlum
Oluk oluk akar kanın, su akar gibi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!