Mevti bilirim, ben mevtâyı değil
Göze gelir sancı, vefâ bu mudur
Usu bilirim, ben ustayı değil
Amel yetim kalmış, ifâ bu mudur
(29,06,09 – İstanbul)
Boy vermemiş ekin
İhtiyar yüreğim
Sana benden yakın
İhtiyar yüreğim
Kul geçmez sokaktan
Yol bana düşman, ben yola düşmanım
Ayaklarım buz gibi
Aklıma gelen her şey üşüyor
Karım bile dalgın bakıyor
Arnavut kaldırımında büyüyen oğlumuza
Sakin her gecede güneşin son çığlıkları
Ben, Ayhan Yavuz Açıkgöz...
İlkokul çağlarımdan, son yaşıma kadar,
bana öğretilmeyen 'zulme başkaldırı' düsturuna açım
ve doyamadım yıllarca.
Babam bana hep 'Oğlum rengini belli etme.' dedi.
Kan kokuyor Filistin
Anaların kanlı kucaklarına yaslanmış, kanlı soğuk başlar
Ve yana düşen minicik kanlı avuçlardan taşmış, kanlı soğuk taşlar
Ezilen gurur değil, yürek
Bu kanlı yüreğe kanlı bir çare gerek
Kanlı tapınak duvarlarından yükselen kanlı çığlıklar
Kutlu olsun sevdiceğim
Bayramlaın kutlu olsun
Gün olacak, geleceğim
Belki yarın, kutlu olsun
Sabret gülüm sen de diren
Ağlamam korkma
Kalbini
Dağlamam korkma
Sen savur yeter
Rüzgârı
Bağlamam korkma
Ey Köroğlu alıp sazın
Türkü ekip açmadın mı?
İster kışın,ister yazın
Yıldız döküp saçmadın mı?
Gökte gezip yerde esen
Söyle yârim öğreneyim yerimi
Gene koyma beni bu hâl içinde
Kâr ederse yüzüp verem derimi
Gene koyma beni bu hâl içinde
Susmaz gönül, kilit vursan dilime
Yaklaşırsa soğuk ölüm ensene
Göz kırpmaya vakit kalmaz, bir an bu
Kafa tutma her yavaşça esene
Üflemeyle ters düz olmuş viran bu
Herkes gibi ilkbaharda açarsın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!