Gülistânda Barınır
Bilinmez eğriyle doğru, hayır şerre karışır
Kurt saklanır koyun kuzu, kızıl posta bürünür
Oldur çoban ile sultan, inşaatta yarışır
Abdalın yırtık çadırı, göze saray görünür
Gönlümün karârı, rûhumun varı
Gün geçer, özlemim artar ardından
Engel mi dağların dinmeyen karı
Ben seni getirdim, bulup Ürdün'den
Adana - 04.12.2006
Tut gözlerimden sürükle beni
Hiç görmediğimiz renkler diyarına doğru
Gözlerim kör, istersen bırak
En adi karanlıklarda
Karanlıktan bile ürken, fırsat bilen güneşin doğuşunu
Ama çekme ellerini gözlerimden
Gelirsin bir gün ansızın
Birden akla gelir gibi
Gözlerinde bir cansızın
Mühür mühür kalır gibi
Dünya biter ahret başlar
Ey Halil'in gül kokulu Handan'ı
Yusuf olup inletirsin zindanı
Bîçâredir dağlar, kayalar, taşlar
Halil'in dâvâsı semâda başlar
Seni seviyorum güneşin doğduğu yer
Berdel olur rüyalarım seyrin uğruna
Ket vururum yerçekimine dünyanın, üzerinde gözkapaklarımın
Destur beklerim fizyolojiden, destekçimdir psikoloji...
Yengeçler şâhid ritmine heyecânımın
Bir çağdan çıkıyor Adem'in soyu
Ardına bakmaktan, yola bakmıyor
Kulağı kul etmiş, boynuzun boyu
Ayıbın öretmeye şapka takmıyor
Ağlardı peygamber duysa, kahırdan
Sevdâmıza değmez küfrün kurşunu
Göğsümüz çelikten dağlara benzer
Bir solukta geçtik kırkbin arşını
Bizimle bu yollar bağlara benzer
Kurtulur pasından kılıçlar kınlar
Ağla sevdiğim…
Göz pınarların hiç bu kadar çaresiz değildi belki.
Ve sen hiç böylesine kederle bakmadın bu şehre, daha önce.
Üzülme!
O ay gibi parlak göz bebeklerini titreten,
sımsıcak bakışlarını, Kız Kulesine zincirleyen,
Hazırladım bak elif-bâ'nı
Süslesin diye dilrubânı
Hazırladım bak seccâdeni
Hakk salâtkâr kılsın seni
Konuş dilin eylesin sadâ
Ilk kelimen anne olsa da
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!