Çıplak olarak geldik acısıyla tatlısıyla yaşadık dünyada ,
Çıplak olarak gideceğiz günahımız ve sevabımızla Yaradana.
Bazen ak olduk bazen kara ,nefsimize uyduk bizler umarsızca,
Nefes aldığımız sürece tövbe kapımız açık, geç kalma sakın ha...
Ayhan ULU
Gözlerimden süzülen her harf,
bir yangın yeri şimdi hatıralarda.
Tutunacak bir dal değil,
bir nefes bile kalmamış eski baharlardan.
Kırılmış çocukluğumun tahta salıncağı,
içimde gıcırdayan o sesle sallanıyor hâlâ,
Geçmişin Hatırına
“Gidersem şair olacaksın.” demişti, gönül tahtımdan beni indiren kadın.
Başımı öne eğip, yavaş yavaş yol almıştım bir meçhule doğru.
Şimdi yürüyorum, ellerim ceplerimde, hayatın boş sokaklarında…
Soğuktan titreyen nefesimden çıkan buğuda, kara şeker bir portren beliriyor aniden.
Gidersem şair olacağımı söyleyen kadının gönül tahtından kalkıp başımı öne eğip yavaş yavaş yol almıştım bir meçhule doğru,şimdi yürüyorum ellerim ceplerimde boş sokaklarında hayatın, ve soğuktan titreyen nefesimden çıkan buğuda,kara şeker bir portren beliriyor aniden, gözümden inen kanlı damla damla yaşlar ile kelimelerin dile gelmesi kifayetsiz kılıyor dünya halimi. Devrik duran cümlelerle hakkındaki kalbi duygularımı kazıyorum aklımın en bakir köşelerine.El değmemiş,söz değmemiş, anandan başkası kimseler bilmemiş saklı Ayhan' ının suratına küfürler ediyorum saygısızca. Geçmişime yanarken gelmişine önem vermeden yaşıyorum vuslatı ,nasılsa üç mum yakıp seyrine bakmayacağım hayatın, pamuk ipliğine bağlı olmasınıda iplemiyorum kahpe dünyanın, yol vermişim kendime yollll, yol almışım, döl vermişim ,dere tepe dağları aşmışım, kopmuş gitmişim toroslarımdan, yolları taş olandan, babadan ,anamdan, ağamdam ,sıladan, yardan.Bir çırpıda uçup gitmiş, yıkıp gitmiş, kırıp gitmiş, su gibi akıp gitmişim, Seyhan gibi sesiz sesiz, çığlık çığlığa ,süzüle süzüle yanıp gitmişim.Şimdilerde gurbet ellerde kırık kanatlarımla sinmişim iyice içime, üşüdüğüm düşlerimde yıllar da geçse demincek gibi duran biz, lalezarlar içindeyiz, kol kola, can cana, ten tene, ter tere sevişmecelerdeyiz eski günlerdeki gibi sessiz sessiz... Senin hayalinle konuşurken arada sırada yakalanmışım elaleme, deli diyen olmuş duymuşum veli diyen olmuş susmuşum.Gitmekle belki hata etmişim ama şairin olmuşum şiirim olmuşsun, sönmez ateş olmuşsun sinemde ,şiir olmuşsun levh-i Mahfuzda, ben gitmekle şair olmuşsam sen ise gitmeme izin veren şiirlerimin sahibi olmuşsun heyhat.Ayhan Ulu.
Bir çoğunun okumak istemeyeceği uzunlukta bir yazı hazırladım okuyanlara selam olsun.
İnsanlar ne yazık ki kendilerine göre doğru sandıkları fikirlere ideolojilere inanıyor hatta tapıyorlar ; bu sanrıların bu fikirlerin aslında bir dayatmadan ibaret olduğunu algılıyamıyorlar bile, bunun sebebi ise toplumun eğitim seviyesinin yetersiz oluşu yüzünden ortaya çıkan sürü psikolojisidir.(sürü psikolojisi araştır) İnsanların zihinsel ve bilimsel olarak yetersiz derecede olmaları sorgulamayan,araştırmayan,okumayan fertlerin ,cahil kalması anlamına geliyor. Cahil olan insan fikri ilmi ve bilmi seviyede yetersiz oldukça , yürüdükleri bu hayat yolunda sürekli yanlışlar yaparak ilerlemelerine ve hatta yerinde saymalarına neden oluyor, hayatı anlama ve varoluş konusunda büyük bir bilmezlik içinde yaşadığını sanan insanlar varolduğunu düşünen insanlar aslında kendini yok ediyor içinde evreni oluşturan en küçük yapı taşlarının varlığından bir haber yaşamayı kendine layık görüyor.Kendilerini güçlü olan örgütlenmiş emperyal güçlerin negatif tesirlerine dogmatik fikirlerine şeytani planlarına oluşumlarına teslim eden insanlar ! yıkanmış beyinleriyle oluşturdukları kutsal gördükleri dava dedikleri ideolojik fikirsel argümanların, ajanların, paranın,gücün peşinden bir köle gibi koşan bu insanların araştrımadan sorgulamadan öze teslim olmadan ilerlemesinin mümkün olmadığının farkına varması gerekiyor, babadan atadan komşudan gelen fikirlerle beyinlerini doldurmuş olmaları yüzünden doğru buldukları bir çok şeyin aslında onlara dayatılan içi boş bilgiler tezler olduğunu görüyoruz.Bilimsiz ilimsiz toplumların çobanlarının halkın beşeri münasebetler ve ilişkilerini psikolojisini hiçe sayıp ülkeyi şahısları cemaatleri sivil toplum kuruluşlarını vs. yönetme derdine düşmesinin sebebi daha çok maddi güçtür yalanlarla dolanlarla gerçekleri gizleyerek toplumun gereksinimlerine cevap vermeden emperyal güçlerin dayatmasıyla kaset kumpaslarıyla zorla cebirle şiddetle para gücüyle tüm dünyayı ülkeleri yönetmeye çalışmak karanlık güçlerin bir oyunudur bu şeytani sistemden kurtulmanın yegane yolu !!! insanların birlik bilincinde olması evrenin sahibini tanıması kimsenin kimseden üstün olmadığının bilinmesi maddiyatın sadece yaşam süresi içerisinde gerkli olan küçük bir araç olduğunun bilinmesi ve paylaşılması gereken bir şey olduğunun benimsenmesi yardım sever olunması komşusunu eşini dostunu işini aşını yaradılanı gözle gördüğü görmediği herşeyi sevmesi ver her zorluktan birlik beraberlikle sevginin gücüyle aşılacağına inanması ile gerçekleşecektir. Hayatın anlamı yiyip içip yatıp kalkıp hep bana diyen bencil egoist narsist insan olmakla hissedilemez, uyuyan insanları uyandırmak en baştaki görevimizdir dünyamızın sahibinin bize sunduğu bolluğun, bereketin,şifanın, sevginin paylaşılması gereken yegane gerçekler olduğu bilincini bedenimizin her hücresinde hissedip, çevremize bu ışığı yaymalıyız.Kurtuluş huzurdadır kurtuluş sevgidedir kurtuluş bilgidedir kurtuluş hepimizin kardeş olduğunu BEYAZIN SİYAHTAN üstün olmadığını ve hepimizin birgün öleceğini benimsemektir.GEORGE FLOYD ve Dünyada ÖLEN TÜM MASUMLARIN MAZLUMLARIN ANISINA SAYGIYLA.Ayhan ULU
Ama ben hâlâ susamıyorum…
Zihnimde yankılanıyor yokluğunun gürültüsü.
Bir yerlerde yarım kalmış bir vedanın gölgesinde,
İçimde durmadan kanıyor gidenin sessizliği.
Ellerim, adını unutmayan bir dua gibi titriyor,
Giden Sevdalar
Giden sevdaların ardında kalır aklın ,
damla damla gözünden düşen kanlı yaşlar avucunda yanar ,
Giden sevdaların ardında kalır aklın,
ve sen, en çok orada dağılır,
bir ânının kıyısında susarsın.
Karanlık, karışık ve uzun sokakların en sonundaydı genç adamın ilk göz ağrısı olan Gül'ün evi,
yürüdüğü caddelerde aydınlatma olmadığı için,
her seferinde kendini labirentte kaybolmuş gibi hissedip, yüreğinin ışığı ile yol alıyor, sevgilisinin evini zorda olsa bulabiliyordu.
Aradan biraz zaman geçtikten sonra, tecrübe edinerek yaşayarak öğrenmişti Gül'ün kalbine giden yolları.
Her gece mesai bitimi,yorgun ruhundaki kandilin dışa yansıyan ışığıyla yola çıkıp,
sevdiği kızın evinin penceresinin önüne kırmızı bir gül bırakıp,
Günahkarların cehenneme gideceğini düşünenler günah işlediğinde affedilip Ada sahillerinde güneşle sevişeceğini sanıyor 😎☝️
Sabah saat 4:30 ! kuşlar uyandı, su uyandı, denizler uyandı bir sen uyanmadın.Bir çay koydum sofrayı kurdum,bir güzel karnımı doyurdum, eller semada gözler seni aradı ve kalbim acıdı, masada ne hoşaf vardı ne gözleme nede kete, elhamdülillah karnım doymuştu ama ne gözüm doydu ne kokun doyurdu, cennet kokunu hissetmek için derin bir nefes aldım hayaline daldım , burnumun direkleri sızladı yokluğunda, iki rekat namazımda, dualarımda, bu ilk sahurda yanımda hep sen vardın.Bugün seninle yarın kiminle niyet ederim bilmiyorum ama , gün ola harman ola.Ayhan ULU 17.05.2018
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!