Mısralara sığmayan serkeş bir avuntusuzlukta
Titrettim gergefini çıkmaza sarmış arsız hatırlarımın
Ve sen geldin düşeyazan dimağımın en dip bucağına
Bir gül
Bir gül ki ey yar
Güller sana yaraşsın
Hasret tene bulaşsın
Sensizlik vuslat olup
Gecelere karışsın
Bir şeyim yok benim
Yalnızca sensizim, eksiğim
Odam taş duvar buz kesiği
Uykular hülyalara karabasan
Titrek kirpik uçlarım kokuna hasret
Ruhum vuslatı çöle çevirmiş
Bir yol gelir alır beni
Götürür
Çıkmaz sokaklardan
Eksik yıllardan sıyırır da
Yol aldım sonsuzluktan bir seni bulmadı gözlerim
Sözlerimin efendisi yüreğimin tek tutumluk dalıydın halbuki
Sevdim demiştin kırıp geçtiğin camdan bedeni varlığından bihaber
Kanatlarından vurgun yedi kelebek
Savruldu düştü ırak vuslatlara
Özünden koparak yerlere savruldu gam
Üçgenin iç açıları toplamı gibiydi gönlümün iç acıları
Ve nedense onlar da ruhumun dış acılarına denkti
Ve belkide bu yüzden ömrümdeki çokça kişi yüzsen derece dönekti
Çağla, zulmedercesine ruhumun en dip kuytularına
Varmaksa şayet sana, tükenip sende ben olmak
Ben dünden razıyım o vakit, bizli kaybolmalara
Yıkardı gözyaşımdan kaleleri
Tutunmak isterdi umuttan kuşların kanatlarına
Sere serpe uzanıp da yalnızlığın alevden kumsallarına
Ağma aşkımın zift kavuran susuzluğunda
Yudumladım zehrin kanatan katranının ahını
Dilimde kördüğüm oldu




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!