Hangi dili konuştuğunu bilmem
Yürek lehçen sevimli mi?
Ne gözle baktığını anlamam
Kalp gözün mutluluğa açık mı?
Irkın rengin çokta önemli mi karışmam
Rengin tüm beyazlığı ile sade huzurlu mu?
Son sözlerin hala çınlıyor kulaklarım da
Hoşça kal! Kendine iyi bak!
Bunları içten söylemedin biliyorum.
Ben sensiz nasıl hoş kalabilirim.
Ancak sessiz bir ceset
Birde tabut boş kalabilirim.
Güneş doğmasın artık. Bir daha görmek istemiyorum dünyanın çirkinliğini. Gece kendi haliyle güzel karanlıkları işte ben böyle seviyorum. Yalnızlık benim kaderim olsun dünya sizlere emanet olsun. Alışkınım ne de olsa yalnızlığa. Baharda kışı beklemeye. Gerçi hiç baharım olmadı ki dünyadan yana. Dertlerden gözümü açıp ta bakamadım hayata. Ne güzellikler var bir gün göremedim. Zaten şu fani dünyanın kuralı değil mi bu dünyaya gelip de yaşamak yok mu? Bilmiyorum ben hissedemedim yaşamayı kader desen gülmedi bir gün yüzümüze. Hep mutluluk hayalde kaldı. Bir umut oldu bizim için belki birazcık hayata bağlanma sebebi…
Hep gözlerimiz kan ağlamıştı yüreğimiz kan derlerdi ya büyüklerimiz gördüğün rüyayı iyiye san
Ama şimdi ki gördüklerimiz rüya değil gerçek hayatın acı gerçekleri ah… gerçekler yok mu? Zaten bizi böyle dertli eden dertlerin karşısında perişan eden yinede bu kadar umutsuzluğun içinde bir umudum vardı. Oda sendin gerçek değildin belki düştün. Olsun yinede ben hep seni sevmiştim. Biraz böyleyiz işte ben ve benim gibiler düşü sevmişiz öyle,
Öyle işte kalırız yapayalnız. Belki bugün olur düşüncesiyle hayatımız hep böyle işte belkilerle dolu belkileri bekleyen karanlıkların yeni ufuk yolcusuyuz.
Belki…
Belki sizin hiç “belki” niz bile olmadı hep kazandınız belki. Oysa bizimde kazandığımız yönlerimiz vardı ve diğer yönlerimiz.
Senin
gerçeklerinden ziyade
Bende
Gerçekten
Çok büyük
merak içindeyim!
Seninle ilk karşılaşmamız var ya
Bir anda tutulmuşum canım sana.
Kanıma girdin yarim anlasana.
Sen mutluluk versen mutluluk sonuma.
Amansız bir günde çıktın karşıma
ah benim şair telaşım.
Ekmeğim tuzsuz aşım.
Bir de güzel dost bakşım.
Ben su üzerinde dikiş tutmaya çalışan ince bir nakışım.
Aydın Gürz
Ağlamadan hep uyuyacağım
Yanımda olmasanda seni anacağım
Dökülmeden göz yaşlarım
Issızlıkta dahi seni göreceğim
Namımı unutursan beni HATIRLA
Çok birikmiş namluda sözler
avluda volta atar gibi
adım adım tetiğe dokunuyor eller
*Aydın Gürz
Nasıl bir derde düştün, bu nasıl şiddet.
Darağacına alınmadı daha reca et.
Nefsin gör terbiyesine söyle sussun .
Azazili kov başından biraz daha sabret.
Aydın Gürz
Meltemdi nazikçe
Ağaç dallarını incitmeden esen
Aydı denize vuran
Aşıkların sevdiği yakamozu yansıtan
Çakıl taşlarıydı
Sahildeki sesiyle sessizliğimi boğan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!