Delice şeyler düşüyor aklıma;
‘Al başını git! ’ diyorum.
‘Elinde elma şekeri,
çocukluğunun sokaklarında
gez! ’diyorum...
‘Bir Pazar sabahı uyan,
Soğuktu kış, donmuştu zaman.
Fırtınalar esiyordu bahçemde...
Karanlıktı gök ve kuşlar küskün...
Eridi buzlar, dindi fırtına,
şarkılarını söylüyor guguk,
Bir rüzgar esse uzaklardan
Alıp getirse bana özlediklerimi
Ve yarım kalmış aşkları anılardaki...
Bir şarkı fısıldasa kulağıma
Söylemeyi unuttuğum,
Notaları Uşşak makamı...
Nedir yüzdeki bu çizgiler?
Ya gözlerdeki mor halkalar?
Nerede o gülümseyen kız,
o ışıltılı, aydınlık bakışlar?
Nerede pembe bulutlar,
yüreği kanatlandıran düşler?
Düşüyor göz kapaklarım,
tutamıyorum açık gözlerimi.
Direniyorum uykuya,
görmek istemiyorum
düşümde seni...
İnanıp da bir kez daha
Soğuktu, çok soğuktu,
Kardandı örtüsü.
Titriyordu kardelen...
Saklıydı yine de
Küçücük yüreğinde
Koskocaman bir umut...
Aşkı arıyorum dostlar.
Anlamayın yanlış beni;
biri değil aradığım,
bir bedense hiç değil.
Tutku desen o da değil.
Gerçek aşkı arıyorum.
Ey şair kimsin sen?
Don Juan mı kalpleri acıtmadan kıran?
Mavi Sakal mı acıtarak yok eden?
Yoksa romantik Romeo musun aşkı için ölen?
Ey şair anlat bana kimsin sen?
Kocamandı şatosu,
odalarının her biri
neşeli konuklarla
ağzına kadar dolu.
Gezerdi her gün odaları
Küçücük bir çocuktu o...
İzin verseydi gözü dönmüş,
savaş çığırtkanları,kudurmuş
gözü doymaz akbabalar
oynayacaktı elinde
kum kovası ile
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!