Yollara serildim sırtımda ceket
Ardımdan nereye diyen olmadı
Tuttu kollarımı yaban memleket
Kaç uyandım, yattım sayan olmadı.
Hasretlik yılanı sarıldı durdu
Şimşeklerin çatırdamaları yarıyordu gözlerimi
Bölüyordu yarım yamalak uykuları.
Yatağıma demir atmış bekliyordu bir gemi
Kıyılarıma indireceği hâtıraları…
Her hâtırayla gevşiyordu gözlerim
Ben hasreti gözünden tanırım
Üşütür, sızlatır, kemirir uykularını adamın
Neyin var neyin yoksa alır elinden
Kimin var kimin yoksa alır
Koyar yerine ağzı bozuk bir geceyi
Hatıraları koyar
Bilemedik sevdânın amentüsünü…
Bilecek kadar talebe olamadık…
Beşikteyken başladı sevdâmız
Önce anaya…
Onun kokusuna, yüzüne sevdâlandık,
Anam dedik, bağrına bağlandık…
Dokundu ufkun çizgileri çocuk alnımıza
Ne ara oluk oluk aktı zaman
Avuçlarımızdan kayarcasına.
Kaç saat sürdü bu yaşa gelişimiz
Kaç arşın yol yürüdük yorgun topuklarımızla
Bıraktıklarımızı hangi ara hatırlamaya başladık
seni tanımadılar libra
birbirine bakındı gözler
anlamlandıramadılar
üzerimde taşıyordum halbuki seni
biraz kana bulanmıştın
elif, vâv, ye…
ey güzel harfler,
uzatmayın vuslâtı…
ayrılığın medd’i, gönlün intiharı…
gönül dediğin,
Seni kim sever ki ey bahtı geceden kara
Sana düşen yürümektir en kûhi diyara
Kimseler tutmaz, uzatma beyhude ellerini
Seni kim sever ki ey bahtı geceden kara.
Geceler birikirdi bir nefeslik lambada
İşin biter, aşın biter
Dağın biter, taşın biter
Yazın gelir, kışın biter
Derdin yine bâkî kalır...
Kimi sever, söyleyemez
bana günahları anlatsana amca
en kötülerini mesela
mesela ağlamak günah mı
mutluluk için dökmek varken
gözyaşlarını israfa girer mi
yalnızlığa ağlamak…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!