Sanki bir rüyadayım,
Sanki Ecmel bir günde...
Sanki mahmur gözlerin
Uykularıma perde...
Ölümden döndüğüm gün
Bugündür benim için.
Eylül ayında hatırlarım çoğu şeyi.
Mesela yaprak dökümünü... Mesela okulların açılmasını...
Mesela seni...
Eylül ayındadır ayrılıklar...
Çocuklar analarından ayrılır, mektep sıralarında...
Yapraklar terkeder koca çınarları...
Senin adın Pazartesi.
Pazartesi korkularıma yol açıyorsun bende!
Ne zaman senden ayrı kalsa mesai saatlerim,
Çalışamaz olurum, başlar dertlerim…
Senin adın Salı.
Adı üstünde, Salı.
Isıtıyordu ellerin
Avuçlarımı…
Ben böyle değildim
Bilmezdim kavuşmayı…
Alışmışlık vardı yalnızlıklarıma
Uzak durmalarım vardı hayata…
Susacak kadar aç mıydık kelimelere…
Ya da konuşamayacak kadar gururlu?
Hazır değil miydik açılmak için denize?
Sen ve ben dolu bu yelkenle…
Kurbanın olayım esirgeme benden kelimelerini!
Sende gönlümün duymak istediği o kadar çok şey var ki…
Ay doğar gecelere, gecelerim ışıldar, korkularım geçer…
Korkularım geçer de, nasıl geçsin hasretim…
Sanki yüzün her yerde, sanki gözlerin güneş
Sanki seni ezelden beri tanırmış gibiyim…
Şelâleleri seyretmeyi severim
Zîrâ aynada gözlerim var…
Bir kıyamet, pek yakındır, kopacak!
Bu kıyâmet ki, bu dünyadan değil…
Sen İbrahim’in elindeki bıçak
Bense bıçak altında bir İsmail...
Yokluğun yok olmama alâmettir
Gel…
Gittiğin kadar gel…
Adımlarını ben taşıyayım,
Yükünü ben sırtıma alayım,
Yorgunluğunu ben giyeyim,
Gel…
Ey hayat!
Sana yalvarıyorum
Karart dünyamı!
Görmeyeyim O’nun yüce dağlar çatlatan bakışlarını…
Gözlerinde nispet rüzgârı,
Dudaklarında mağrur bir büklüm…
hırçın yüzün
solgun yüzüme değiyordu libra
bakışların dört nala üzerime koşarken
ben, gözlerinde kaçacak yer arıyordum
eskisi gibi değilim libra,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!