yandı sahra ve çöller,
tutuştu dünya alem.
bir alev topu düştü,
okyanuslar içine.
dalgalar dev hızıyla,
sevdigimi biliyordun,
inadına gitmek istedin.
bırak dedin düşünmeden
gittin.. gittin de ne oldu.
ne sen mutlu oldun beni de mutsuz ettin.
kader bu ya.
bazen bir dag başında,
bazen ovada.
bir garip oturur hep tek başına,
gözleri uzaklarda, gözleri ufuklarda.
kum saatinin sessizliginde,
bakar..bakar.
inadına tutunacagım hayata,
yıkacagım tüm bendeki senleri.
kıracagım bagladıgın zincirleri,
uzaktan gülüşlerine inat,
hayatı zehredişine inat.
ne varsa bende seni
sırt sırta dayanmış koca daglar
mahzun.
güneş bütün öfkesi ile tepelerinde
ateşten tepsi.
gece hıncını alırcasına
ayaz,
hep acılar yüklendi.şu gönül postasına,
bir acı çıglık ile girdi son rotasına.
gittikçe uzaklaştı,rayların gürültüsü,
gözyaşları kapattı gözlerin görüntüsü.
ne sallanan bir mendil,ne kalkan bir el gördü,
sisler içinde elim uzanırken eline,
serin bir meltem gibi ismini sayıkladım.
sonra güclü bir rüzgar savurdu nefesini,
sisler içinde bir ses, ismini sayıkladı.
yavaş yavaş dagıldı çevremi saran sisler,
birden açıldı güller, çevremde menekşeler,
bir damla yaş
yürekten kopup gözden
denize damlayan bir damla yaş.
denizi yakan,
kavuran
aglatan
uzan dizlerime, bak gözlerime,
kapat dudaklarımı,hiç konuşturma.
sadece gözlerime bak, konuş gözlerimle,
düşen bir damla yaş yanaklarına,
tenini yakarak, anlatsın sana,
tut ellerimi, sıkıca tut,
hangi kirli salıncakta uçmaktasın sen,
ne zaman karardı ufkun,döndü kızıla.
nasıl karıştı gözlerine kahpe bakışlar,
hangi su arıtır ruhunu şimdi.
insen de salıncaktan gec kalmadın mı? ,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!