İlâhi bir aşkdır bu, deme sakın “İlâhî? ! ”
Bir O’nu severim ben...bir seni, inan, sahi!
O dediğim yaradan, sen O’nun güzelliği,
Kâh O’nu düşünür...düşünürüm seni gâhî
Gece, hayâl ederek dalıyorum uykuya,
Gündüz binbir ümitle, bakıyorum her kûy’a,
Böyle olmaz bilirim... bilmem mi çare nedir?
Diler dururum hak’tan, ola ki bir gün duya!
Sabır denen o koruğu... helva yapıp da yedim,
Kendime, “dayan Atakan, sabret be, dayan” dedim,
Sürdü nerdeyse beş aydır... bu karanlık ayrılık,
Büdü’nüm! Bekletme daha... hadi be, hadi edi’m!
Efendimsin benim sen, tasmam elinde!
Sahibimsin! O yüzden ömrüm dilinde!
Çığlığı bu değil mi? Güle, bülbülün,
Söylediği bu idi, kızıl gülün de!
Eğer dediğin gibi sen yarattıysan beni,
Sayarım Yaradan’ım, Allah diye de seni!
Tek can vermekle kalma, mes’ut da kıl kulunu,
Ver! VER! O’nu bana da gel olma, şenî - denî.
Aştın mı Eylül’ü artık soğuklar başlar,
Hazırdır ya da hazırlanır kışlık aşlar.
Hayat, bir Ol’makla - ÖL’mek arası,
Sanki bir yiyimlik, “ekmek arası”,
Herşey iz bırakır sanma, inanma!
Aklar göze çarpmaz... kalır karası!
Dün sendin bu gün sensin yarın da sen!
Başımda, kavak yelleri estiren...
Yıllardır ardın sıra gelirim de...
Yetişemem! sen ekspressin...bense tren!
Bu hâl, hâl değil hiç, öyle bir durum ki elîm...
Söylese söylemez dilim, yazsa yazmaz elim...
Ne el ele tutuştuk, ne el gibi görüştük!
O el’in elinde de ben de o’na bir el’im...
Eşref üstâdımdır ve Neyzen ustamdır benim,
Onlar gibi hicveder onlarca küfrederim!
Elbet ki hakedip aranana sadece!
Ne İsa peygamberim ne Armut toplar elim?
Müdürüm ben Kadir Peşmen sizinle görüşmek istiyorum.Saygı ve selamlarımı sunarım.
Atakan Bey...
Hakkında konuşmadan önce çok düşünülmesi gereken biri.. hissedebildiğim kadarıyla, mükemmeliyetçi, hiperaktif, dost ve çok sadık bir arkadaş.. hep var olun Atakan Bey..