Gün, doğum günün senin...kutlu olsun diyeyim...
Orada olsa idim...isterdim gül vereyim...
Ne yazık ki burdayım...olsun be! ne yapayım?
Dedim kendi kendime “bari şiir yazayım”
Ilık, serin bir imbat, eser bir nefes gibi,
Sevgiliden bu yana... bir âhenkli ses gibi.
İzmirin havasına hoşluk katar bu imbat,
İzmirde yaşamayan, haykırır... imdaaat imdaaat!
İsmin gibi cisminle... nice on yıllar yaşa!
Cismin gibi ismini, işledim dağa - taşa!
(Bu meyan dolgu için... okuyup da es geçin)
Lâkin yüz yıl da sevsem, ân gibidir bu baş’a
Kırk yılda kordan döndüm köze, sonra da küle,
Ne geçti söndü aşkım... bağlılığım o güle!
Görmeyip uyutmuştum, hep içimde tutmuştum,
Şimdi yeniden yanıp... döndüm şeyda bülbüle!
Her yeni gün, seyrettikce güzelliklerini senin,
Artıyor dembedem aşkı, artıyor seni sevenin!
Ölmek ki sana dönmekse...o en güzele güzelce,
Etmem feryad ü figân, ah! etmem artık, etmem enîn!
Var olanın tümü! ..ama zerre...ama kütle...
Bir merkez edinip...aşk ile, kendilerine...
Şevk ile dönmekte...ben de seni tuttum merkez...
Ben de dönmekteyim...senin etrafında...ille...
Pembe gülün pembeliği yüzünde...
Mavi göğün maviliği gözünde...
Bülbüllerin nağmeleri sözünde...
İnsanlığın hasletleri özünde...
‘Büyük’lüğü fos bir ‘anıt’mış(!) meğer!
“Bir zırhlı” susmaya yanıtmış meğer!
Esip - gürlemesi fasafiso’ymuuuş,
Özbeöz bir kök'e kanıtmış meğer!
İlkden baktı, baktığına...baktığınca...
Sonra yaktı, yaktığını...yaktığınca...
Öperek, bir daha! bir daha öperek...
Sevip, okşayıp...ısırarak, çizerek...
Dost kaybeden, post kaybetmiş biridir,
O anda... say, delik deşik deridir,
“Kötü gün dostu” derler ya, benim o!
Kim tanırsa.... o tarihten beridir.
Müdürüm ben Kadir Peşmen sizinle görüşmek istiyorum.Saygı ve selamlarımı sunarım.
Atakan Bey...
Hakkında konuşmadan önce çok düşünülmesi gereken biri.. hissedebildiğim kadarıyla, mükemmeliyetçi, hiperaktif, dost ve çok sadık bir arkadaş.. hep var olun Atakan Bey..