Öyle bir asıra geldi devrimiz,
Neye baksak her bir hâlde leke var,
Gerek yanlışımız gerek doğrumuz,
Hâli değil her cihette leke var.
Zalimler zulmeder mazlum da arsız,
Ben bu aşkın cünûnuyem perişân derler bize
Aşk ile sermest olmuşam, zernişân derler bize
Ervâh-ı ezelde Hakk’a ikrar edenlerdeniz
Sâye-i Resulullâh’dan ehl-i imân derler bize
Tâ ezelden Lebbeyk kelâmı söyledi lisanımız
Halinden vasf edem devrolan demden,
Nedir bu dünyada acı tatlıdır,
Hayın akrabanın bal şerbetinden,
Muhibbi sadığın zehri tatlıdır.
Gönülde atlı ol nefiste yayan,
Nice bir bezirgan görsem,
Ağlar içi içten sinem,
Merdin meydanına girsem,
Erir içi içten sinem
Dertli sinem dertli sinem
Neyler seni Âşık Sümman
Bir nasihat edem olsun yadigâr
Kimsenin hurcunu yoklama sakın
Bir çiçek ki sana olmaz yar-u gâr,
Koparıp dalından koklama sakın
Hangi mecrûhtur âlemde zârını saklar demez,
O hangi şecerdir zâhir bârını saklar demez.
Âşık-ı billah olanın âhı ne efkârı ne
Derûnunda derdi dâim nârını saklar demez
Hangi güldür hangi bağda yaz bahâr şitâ olur
Yürü kahpe dünya senden usandım
Peygamberi âhir zamanı ne‟ ttin
Hayber kapısını bendinden söken
Ali gibi aslan merdânı ne‟ ttin
Böyle gelmiş bu dünyanın mazisi
Gel gönül eyliyem sana nasihat
Her coşkun çay ile çağlanmak olmaz
Çalış ki yapasın gamdan ferâgat
Faydasız âteşe dağlanmak olmaz
Günler geçti aylar geçti aradan
Gönül halkasına rahm-ı mâdere
Uzattı elini taktı Rızali
Zemin simâsına basınca kadem
Baktıkça gül gibi koktu Rızali
Sürûr vadeleşti kerubân gibi
Sabah seherinde dursam niyâza.
Bülbüller kumrular başlar avaza,
Bir yiğit sıdk ile dursa namaza,
Cennet libâsları giyer sabahtan.
Cennetin bâğında al güller biter,
Anadolu'nun pirlerinden.. Allah rahmet eylesin...