Bir yanda sevda, bir yanda nefret, ne istersen!
Arama huzuru, aşk-ı muhâli seçersen.
Ne istediğin güzel serçe konar yanına,
Ne de endamla türküler okunur adına.
Oturdum yine bir ağacın gölgesine
Düştüm ben sendeki ateşin emeline
Solan yapraklar ki düşerken önüne
Ay tutulmuş gözlerimdeki sevgine
Yanan mum ışığı ki gelir gözüne
Soğuk havada, bulutların altında,
Önümde bir çift, sarılma telaşında.
Sevgili! İstanbul'un her köşesinde,
Herkes ayrı ayrı sevda yarışında.
Semânın mateminde, hüzünle kal!
İnkisarımla son rü'yalara dal.
Çünkü artık ne sen varsın ne de ben;
Seher vakti eser yok gölgemizden.
Gider son umudum, kan kusar gönlüm.
Hazan kaplar ruhumu, yoktur güzüm.
Kar yağar, sinende yaşarım yazı,
İnceden bir ses, çalar gönül sazı.
Dağlarda kalma yolcuyum, geceden.
Ölmüşüm, bitmişim, perişânım ben...
Her kahraman uğrunda silinip gitti,
Varmadan sana, kefen giyinip gitti.
Bildim nedir manası, ezeli sevda.
Kında kılıç, gözde azim, kalpte hüda.
Ebedi yolda bitmek bilmeyen hasret;
Bilemedik ne edeceğimizi affet!
Türk'ün evladı tek sevdan vatan!
Her zaman ki gibi bahtın kara...
Anlamı ne imanın, ruhu saran?
Râb, cennetinde olmadıktan sonra...
Yapayalnız bir günün sabahında,
Gökyüzünde yokken ne ay ne güneş;
Bürünmüş yalnızlığa, güz ardında.
Çiseleyen yağmur hep uğuldarken,
Sessizlik içinden bir umut, bir eş;
Yâr da sensin şeb de leyl de!
Buldum endamı bir gülde.
İçimde bir çığlık, "ya râb!"
Etme kahrınla hârâb...
Kaplasa da göğü kara bulutlar,
Şerle ki yoğrulmuş garip mahlutlar,
Gerek yok hüzne ilah bunu kutlar;
Fethini ki tek yârim İstanbul'un!
Her yanı sanki ayrı bir eser,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!