Bir güzellik sanki İstanbul'a beste,
Salınarak yürür aheste aheste.
Nuru almış gökkubbede ki her renkten;
Başım döner sarhoş misali, ahenkten!
Öyle ber-güzide hüsn ki gezer gönülde
Ne de hoş güher ki bulunmaz hiçbir gülde
Hüsn ile dost sahibesiyle yâr olayım
Bâhir miyim sevdadan başka kâr bulayım
Kalkmışsa kadehler bendeki ruha,
Özlem duyarsa bu gönül gûruha,
Tek çaremiz sığınmaktır Allah'a;
Bir başka İstanbul meyhanesinde...
Yine kalmışsam sevdanla avare,
Bir çift kor göz istiyorum!
Herkese kapalı olsun.
Her damla gönüle düşüp,
İçime çağlayıp dolsun.
Öfkeli nehirler gibi keyfimce çağlarım!
Kendimi ne durdurur, ne zincire bağlarım!
Hatıralar biter, nice sevdalılar susar,
Kimileri hürriyeti uğruna kan kusar...
Etmedi tek cümle, onlarca kelamım,
Karşında dil düğüm, var mıdır günahım?
Ansızın ben mesutken karşıma çıktın;
Değildir sana, yalnız ilâhâ ahım!
Hoş bir kış akşamı, kaplar yeri karlar.
Sar beni gül, gönül geçmişi hatırlar.
Söyle ki yokluğunda ne edeyim ben?
Gelirken ruhumda sızı derinlerden...
Bir çift, ufkun derinliğinde sessizce beraber,
Ufuklar daralır, ne kumrular olur derbeder!
Vurmuşsa yüzüne parlayan her yıldız,
Kahve gözleriyle leyl altındaki kız,
Çehren renk renk bu çiçekler gibi süslü,
Hüsnün ki kıskandırmış o narin gülü!
Leyl-ü nehâr, cam-ı mül mest olmaya yeter mi?
Çeşm-i eşk bar, nihayet bir dem olsun diner mi?
Bûr saçların saikasıyla beste-dem olsam,
Azade rûhla müebbed kadehine dolsam...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!