gelgit oyunları
mavi masamda gözyaşları
kılıç keskinliğinde
bakışan sözcüklerin
başım eğik
yürürken dünlerime
yemyeşil sarmaşık
dolanır yukarıya
dolanmaya alışık
göklere doğru
kıvrıla kıvrıla
alımlı şık
lisanım tükeniyor şehir hovarda
ortasında kaynayan cadı kazanı
çarpıyor kepçeyi umutlara
tırnaklar uzamış yırtıyor zamanı
düşük mutluluk rakımı
eli maşalı kesif nüfus
şehir derin rüyada
kıpırdamıyor gecenin niceliği
nasırlaşmış elleri
yıldızları gösteri salonlarında
şehir küreksiz bir sandal
ulaşamıyor limana
sarhoş olmuş gece
zindanlara dalıyor sessizce
misafir mahkumlara
bir dert dinliyor
on ahı yüklüyor sırtına
çığlığındaki alkışların
hengâmesinde ismin
yazılırken hoyrat bulutlara
çağlayan köpüklerde
oluşmuş silüetin
durulmadan akıyor yüreğe...
sevda rüzgarı duvara çarpmış
kelepçelenmiş
sevgiliye uzanan el
dikenli alıç boynuna set
yazıdaki acıklı türkü
nutkuna yılgınlık çekmiş
yüreğim beyaz bir defterdi
sayfalarına yazdım ismini
çıktım sevdanın yollarına
türkü söyledim uğruna...
mendilime nakış ettim seni
avucuma kilitledim rengini
Gecenin sensizliğinde ıssızlık
Masallar suskun sabıkan derinde
Tavana vursa da yarasalardan çığlık
Soluk yüzüm tırmanan korku tünelinde
Çıplak ayaklarımın altında yüzen eğreti sığlık
Misafirliğim bitti bitecek harmanlanan esinti tenimde
servet ağacına asmışsın
fakir yüreğimi
beyaz mendilimde çile
rüzgârın asi ıslığı
dallarda hüsran yangını…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!