Üşümenin sebep siz tenimize dokunduğu
o işitilmeyen, o sezgiden kabil, o yüce
o bütün benliği çepe çevre saran ruh’u mu!
İdrak’in en yüksek huzurundayım,
üşüyorum,
tek bir hücremin mikrop derdi yokken;
Olacak! Olacak! Olacak!
Saatler bir bir tutuşacak ama benim yandığımdan çok değil.
Kırkikindi rüzgârları gelip satacak üstüme bir kıyamet
Atacak lekesini bütün işlerin.
Duyacak mı sesini o tılsımlı nefesin!
Yüreğin korkacak mı benden, sevmekten bıkacak mısın?
Sorulan sual olsa sen gibi
us'lanmaz bir tevazu gelmez içe.
Sayılan gün olsa hep yalnız
çekilen hasretler gibi, bir işkence,
bir takılma, bir yırtılma, bir kopuş!
Kendimden düşerim ve ben seni.
Bırakalım, dedi. Yararı yok
Aklına esti deli bir fikir.
Yaz, yaz. Nereye kadar sürecek!
Bilmem ki, dedim. Çok kızdı.
Git, yatağına yat! Uyu
Sersemsin, bu aralar
Üşüdüm!
Dok'lar da yürüyen ıssızlığım da!
Yıldızların sessiz muhabbetleri,
yerin soğuğu, şu cansız hava da;
tanrı varsa eğer; yeri sıcak olmalı.
Kirli edebiyatın piç doğmuş çocuğuydu şiir
Öksüz bir nesirin bütün dişiliğine tecavüz.
Sonsuz bir arzuya yasaklı tılsımlı kelimeler
Şehvete seslenen bir hokka, saklı bir yüz.
Bir milad var bunda rahme odaklı arzular
İnsanlar;
çalışmalıdırlar hep birlikte omuz omuza
üretmelidirler üstünlük kurmadan.
Paylaşmalılar, hak ettikleri kadarını
ve sen!
İhtiyacın kadarıyla yetin! Yetin!
Ve şimdi dalgalara fısıldıyor dilsizliğim,
donuk bakışıma adını okuyor fısıltılar.
Ölçüsüz sevişim, ah düştü uzaklara
yargısız tükenişime köpürün dalgalar!
Yâr düştü içinize, kanayan can düştü.
Uzanan ırmaklar gibi serindir,
kolları can veren hakikatim benim.
Sarıl boynuma, aşkına kandır
köz olmuş şu içime ferahım,
kadınım benim.
Darağacında ümitlerini ara hadi, alçaksın!
Köşeye kısılmış sıçan gibisin korumasız…
Ruhunun gölgelerde kalmış utancı
Gözlerinde sönen ışığın ölmüş.
Israrı yok sana en yakınının, sakın!
O çirkin bakışlarını hayata çevirme.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!