Hilal vururken gözlerine,
Sevdalılar ülkesinin delisiydi yüreğim,
Kaybolmuş yaşayanlar mezarlığını
Eylüllere gömüp, Eylül oldum
Cennet bahçelerinin gülü,
Bayraktaki kan, damardaki can,
Kurşuna bile eyvellah derim,
Biliyorum ki;
Hayır da senden, şer de senden,
Senden gelene;
Eyvallah benden...
Tepemde dönüyor, uğursuz bakışlarıyla akbaba
Gelmelere olduğu kadar, gitmelere de merhaba
Bir sessizlik, bir korku, bir ölüm rüzgarı,
Sanki dünyaları esir etmiş kara bir veba
Karanlıktı,
Yüreğime geçirmişti dişlerini,
Karanlıktı,
Elleri, kolları, Bakışları,
Gülüşleri bile karanlıktı,
Yeryüzü kararmıştı,
Rüyalarım ışığa hasret,
Dudaklarım gülüşe hasret,
Yüreğim sevgiye hasret,
Öylece kalakaldım,
Bir Fırtınanın ortasında gibi,
Dipsiz bir kuyu gibi,
Soğuk bir mağaranın kapısı gibi,
Açılıverdi dudakları,
Yarasalar ağzından fırlayıverdi,
Karanlık kalbime, karanlık pençeleri
Herşey kararmıştı,
Ekmek bile karaydı,
Kalbimden akan kan,
Bir tek o kırmızıydı,
Bayrağım gibi,
Tuttum avuçlarımda,
Öptüm,
Yüzüme sürdüm
Bir tek o sıcaktı,
Bir tek yüreğim atıyordu,
Bir tek kanım akıyordu,
Geriye kalan herşeyden korkuyordum,
Kalbime soktum avuçlarımı,
Yüreğimi kopardım,
Yüreğini kopardım...
Şimdi o da soğuk,
Soğuk gecemde,
Soğuk ellerimde...
keşkelerim dilde kalıyor nedense
hayat diyorum,
Boşveriyorum,
Keşke, keşkelerde kalmasak
Ve keşke biz
Biz olabilsek,
Rüzgar çok uzaklarda,
Atın beni denizlere
Yıllar yine ölüm bana
Atın beni derinlere
Sensiz, yine yapayalnız,
Önce bu kasaba küçük demiştin...
Ardından şehrimizi sevmedin
Ben şehrimizi de bıraktım uğruna
Ya bu dünya
Ondan da mı çabuk sıkıldın...
Güzel bana göz süzme
İnancıma söz düzme
Hak yolunda koşarım
Yüreğimi sen üzme
Bu hayat Onsuz gitmez
Biraz şiire ne dersiniz,
Biraz hüzüne,
Bir parça acıya,
Bir güle,
Bir de bülbüle,
Küf kokulu duvarlara,
Bir ses duydum yine gel, zindandayım kelepçeli,
Bir ses duydum yine gel, dolunayda kanım Bozkurt gibi,
Işıkları yaktım, uçmağa vardım,
Ey sevdiğim gelemedim, gözlerinde öldüm




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!