Yatmadığım bir oda,
Kokusunu bilmediğim bir çiçek,
Gitmediğim bir dağ,
Yeniden öğrenmeliyim gökyüzünü,
Doğayı, ellerimi kanatan deve dikenlerini;
Çünkü yaşamaktayım hüznü.
Bir yol uğrağı mı Babadat, ey çoban!
Sığınır mı ormanın kuytularına
Değirmenin yanı başında bir küçük ova
Şurada bir bahçe, ötede ceviz ağaçları, daha ötede çınarlar
Kavaklar çay boyunca
Ve keçiler tırmanır Kocataş'ın orada
Ya bir çitlembiğe ya bir andıza
Seslenir Yusuf
Herkes bir şey söylüyor
Kimi aşk diyor kimi ilkyaz
Böyle yapar insanı,
Ama hiçbiri bilmiyor biraz
Dön kendi kendine
Nasıl olsa bir gün eriye eriye tükenecek Güneş,
nasıl olsa düşeceksiniz bir kaldırıma, severken
ya da koklarken bir çiçeği, bir mektubu okurken ya da
bir parkta güneşlenirken, çocukların oynaştığı bir sıra
(sevgi, o yabanıl dağ geyiği, kaçar durur sizden)
akşam çökerken, boğuk bir sıkıntıyla kente
Toroslar'da Gülek Boğazı
Gülek Boğazı'nda bir çeşme.
Bir musikidir başlar
İnceden ince.
İri gövdeli bir çınar
Türk Milleti savaştı
Yüce istiklâl için,
Sonunda temelini
Attı Cumhuriyet'in.
Atamızın yolunda
Gün ışırken kayalıklarda
Dolaşan yavru geyikler gibi.
Geldi yanıma oturdu şöyle
Islak serin gözleri.
En güzel günlerinde aşkımızın
Giderdi yolda toz içinde
İnsan mı belli değil çorak toprakta ağaç mı ya da
Bir düşte yaslı yorgun
Olurla olmaz arasında
Yollara dağlara
Yelkenleri dolduran yele
Uçurtmayi uçuran yele
Güzel ve tatli
Kizlarin saçlarini dagitan yele
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!